YGS Türkçe Deneme Sınavı-52

1. Usta bir eleştirmen, şaheserler arasında ruhunun maceralarını anlatan bir insandır. Nesnel sanat olmadığı gibi nesnel eleştiri de yoktur.

Aşağıdakilerden hangisi böyle düşünen birine ait bir yargı olamaz?

A) Eleştirmen, eseri aracı kılarak kendi duygularını anlatır.

B) Eleştirmen, ne yaparsa yapsın tarafsız kalmayı başaramaz.

C) Eleştiri yazıları, yazarının iç dünyasının aynasıdır.

D) Öznel nitelik taşımayan eleştiri yazıları, okurlar için yol göstericidir.

E) Duygusallık yalnız yapıtlarda değil, değerlendirmelerde de bulunur.

 

2. İnsanları sevmek onları anlamak, tanımaktır bir yerde. Yazar, çevresindekileri daha uzaktakilere, zamanın ilerisindekilere, gelecek kuşaklara ulaştırmak için çabalar. Bir zaman parçasındaki yaşantıları ölümsüzleştirmek isteyen yazar; insanlara sevgiyle, anlayışla, dostlukla eğilmek zorundadır. Düşmanlıkla, önyargıyla, kızgınlıkla yola çıkamaz bir yazar. Sanatçılık, insanların her güzelliği hak ettiğini sezmekle başlar.

Parçaya göre aşağıdakilerden hangisi yazardan beklenecek bir davranış değildir?

A) Yazdıkları ile yaşadıklarının kalıcılığını sağlamaya çalışmak

B) Yaşadıklarını sonraki kuşaklara aktarmaya çalışmak

C) İnsanları anlama konusunda önyargılı olmamak

D) Sorunlarını çözmede insanlara yardımcı olmak

E) İyilik ve güzellikleri yaşamanın insanların hakkı olduğuna inanmak

 

3. Hava kurşun ağırlığında… Sabah uyanıyorsunuz, kül rengi bir ışık. Güneş yok. Ama öylesine sıcak var ki… Gökyüzünü kalın bulutlar kapatmış, yine de Güneş'i önleyemiyorlar. Günlerdir sürüyor bu. Ah bir yağmur yağsa! Her şey düzelir, yaza kavuşuruz yeniden. Temmuz başladı, yaz gelmedi daha. Yaz ne zaman başlar İstanbul'da, bilinmez. Mevsimler altüst oldu, Yıllardır baharı görmüyoruz, ona alıştık. Kış bir iki ay soğuğuyla karıyla sürüyor. En çok yaşadığımız mevsim güz.

Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden söz etmemiştir?

A) Kış günlerine duyduğu özlemden

B) İstanbul'da mevsimlerin birbirine karışmış olmasından

C) Yağmur yağmasıyla mevsimin normale döneceği beklentisinden

D) Havanın, bulutlu olmasına rağmen bunaltıcı ve sıcak olmasından

E) Bazı mevsimlerin İstanbul'da çok kısa sürmesinden

 

4. Onu eylülde sevdim, ondan eylülde ayrıldım. Adının "Eylül" olmasını ne kadar isterdim!

Altı çizili bölümün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerden hangisinde vardır?

A) Her eylülün gönlüme ilham ettiği gizli anlamlar vardır.

B) Bir sevda türküsünde umutla hüzün, her zaman iç içedir.

C) İnsan, umut ve sevginin peşinden hep koşar.

D) Bir uçurtmanın, çocukların yüzünde çizdiği sevinci nasıl aradığımı bilemezsiniz.

E) Bilir misiniz, bir çocuk geceleri uyur, gündüz de düş kurar?

 

5. İnsanoğlu, öncelikle, organlarıyla ilgili kavramlar olmak üzere, kendisiyle ilgili şeylere benzettiği nesnelere onların adını vermiştir.

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bu kuralı örneklendiren bir kullanım vardır?

A) Gaziantep'e varana kadar, yolda iki boğazdan geçeceksiniz.

B) Kimsenin burnu bile kanamadan kazayı atlattık.

C) Ağzımızı açmamıza fırsat vermeden bir sürü bahane sıraladı.

D) Adam buradan hiçbir yere gitmem diye ayak diriyor.

E) Göz alabildiğine uzanan buğday tarlaları insanın gözlerini dinlendiriyordu.

 

6. Herkes benim düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım.

Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleyle aynı doğrultudadır?

A) Hoşgörülü insanlar asla başka düşüncelere karşı saygısız davranmaz.

B) Hiçbir düşünce, herkesin katılacağı ölçüde doğru değildir.

C) Her insan, kendi düşüncesinin birilerince kabul edilmesini ister.

D) Uygar insan, doğruya giden yolun yanlışlardan geçtiğini bilir.

E) Bir düşünceye saplanıp kalan insanlardan hoşgörü beklemek yanlış olur. 

 

7. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "tanımlama" yapılmıştır?

A) Davranış bozukluğu olan insanların, kime nasıl davranacakları belli olmaz.

B) Kimlik bunalımı, gelişmekte olan toplumlara özgü bir sıkıntıdır.

C) Konuşma sırasında yabancı sözcükler kullanmaya özenme, psikolojik bir rahatsızlıktır.

D) Dilin en belirgin niteliği, aynı toplumun bireyleri arasında iletişimi sağlamasıdır.

E) Olayların, insanların iyi-kötü, güzel-çirkin biçiminde değerlendirilmesi değer yargısıdır.

 

8. (I) Yahya Kemal'in şiirlerini ikiye ayırarak yarısına eski, diğerlerine de yeni demek garip bir hatadır. (II) Bir ruh nasıl hem eski hem yeni olabilir? (III) Özellikle Yahya Kemal gibi kişiliği çoktan belirmiş bir şairde birbirine zıt iki âlem nasıl bir arada yaşayabilir? (IV) Bu hata, onun şiirlerinin taklit olduğunu düşünmekten ileri gelse gerek. (V) Yahya Kemal, şiirlerini Nedim'in şiir anlayışıyla değil, Nedim'in kullandığı biçimlerle yazmıştır.

Numaralanmış cümlelerden hangisinde "tahmin" anlamı vardır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

9. Özgür düşünebilmek için, yazılan şeyin bir sonuca varmayacağından emin olmak gerekir.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu söz ile anlamca aynı doğrultudadır?

A) Belli bir görüşü kanıtlamak amacıyla yazılan yazılarda, yazar özgür davranamaz.

B) Özgür düşüncenin olmadığı toplumlarda düşünce alanında gelişme olmaz.

C) Yazdıklarında nesnel davranması, bir yazara inandırıcılık kazandırır.

D) Her yazarın, kendine özgü özgürlük anlayışı vardır.

E) Yazdıklarının bir işe yaramayacağı düşüncesi, sanatçının verimliliğini etkiler.

 

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde virgül (,) yanlış yerde kullanılmıştır?

A) Çocuklar sınıfa girdiler, yerlerine oturdular.

B) Size sağlıklı, mutlu ve başarılı bir hayat diliyorum.

C) Bu insanlara yiyecekle, içecek bol bol da giyecek götürmeliyiz.

D) İstanbul, Türkiye'nin en büyük şehri, iki saatlik yağmura yenik düşmüştü.

E) İhtiyar, çocuklarının kendisini arayıp sormamasından yakınıyordu.

 

11. Aşağıdakilerden hangisinde "ünsüz yumuşaması"nın örneği yoktur?

A) Kuşları görebilmek için başını göğe çevirdi.

B) Geçen hafta D bloka yeni bir kiracı taşındı.

C) İkindiden sonra genellikle ıhlamur ağacının gölgesinde otururduk.

D) Çocukların çoğu bahçede oynuyordu.

E) Geçide geldiğimizde akşam olmuştu.

 

12. Aşağıdaki dizelerden hangisinde türemiş sözcük kullanılmıştır?

A) Tebessümler vardı o an toprağın yüzünde

B) Biz selamlarını duyduk havada kanat kanat

C) Çok geçmeden delikanlı bir ay doğacak

D) Yepyeni bir hayat, vazoda yaseminler…

E) Gökler de çiçeklenmişti erguvanlar gibi

 

13. "Bir" sözcüğü aşağıdaki cümlelerin hangisinde farklı görev ve anlamda kullanılmıştır?

A) Bir bahar akşamı rastladım size.

B) Bir gece ansızın gelebilirim.

C) Bir deniz olurum ayaklarında.

D) Bir gül, koklamasını bilene yeter.

E) Bir lâle inceliği bulurum İstanbul şairlerinde. 

 

14. Şiiri ne kadar boşlamışım. (I) Sıkıntılar, bezginlikler şiirsizlikle büsbütün artıyor. (II) Gündelik işlere kaptırıveriyor, insan kendini. (III) Ruhunda açılan büyük boşluğun farkına varamıyor. (IV) Sıkıntılar, stresler bunaltıyor insanı. (V) Yaşamın tadı tuzu kalmıyor.

Numaralanmış cümlelerden hangisinin öznesi, bir önceki cümlede verilmiştir?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

15. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmıştır?

A) Soğuk bir kış sabahında / üç çocuk / okul kapısında / bekliyordu.

B) Yarın nereye gideceğimiz konusunda kimsenin bilgisi / yoktu.

C) Bugün aldığı kitabın ilk sayfasına / özenle / adını ve günün tarihini / yazdı.

D) Bizim / böyle bir evimiz / hiçbir zaman / olmayacaktı.

E) Odanın içini düzenledikten sonra / televizyonu / açtı.

 

16. (I) Bugüne kadar yurdun pek çok yerini dolaşmıştı. (II) Her yıl temmuz-ağustos aylarında arabasına biner, hiç bilmediği yörelere giderdi. (III) Yıllar sonra, doktorluğa ilk olarak başladığı yere gidecekti. (IV) Gittiği her yerde mutlaka yeni dostlar ediniyordu. (V) Bu yolculuklarda, kimi zaman oldukça ilginç olaylar yaşıyordu.

Numaralanmış cümlelerden hangisinde gereksiz sözcük ya da sözcükler kullanılmıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

17. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde anlatım bozukluğu vardır?

A) Dostluk iki insanın birbirini anlayabildiği ortamlarda gerçekleşir.

B) İki insanın birbirine dayanması, güç alması kadar güzel şey yoktur.

C) Gerçek dostlar, sevinçli günlerinde de dostlarını yalnız bırakmazlar.

D) Dostluk, çıkar kaygısı olmadan insanların birbirini sevebilmesidir.

E) Bir insana kötülük yapmak istiyorsanız onu dostlarından ayırın.

 

18. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Sınavın bu yıl da geçen yıllardan farklı olmayacağı sanılıyor,

B) Bu yıl ikinci sınav, okullar kapandıktan sonra yapılacak.

C) Öğrencilerin, ilk sınavdaki tüm testleri cevaplaması gerekiyor.

D) Sınav sonuçları, sınav tarihinden bir ay sonra açıklanacak.

E) Bu sınavlarda, özellikle, istekli ve tembel olmayan öğrenciler başarılı olmaktadır.

 

19. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde bir ya da daha çok sözcüğün yanlış kullanımı anlatım bozukluğuna neden olmuştur?

A) Bu iki çocuğun aralarına katılmasıyla, sınıftaki öğrencilerin havası değişti.

B) Birdenbire ısınan havalar yüzünden insanlara tembellik, uyuşukluk çöktü.

C) Üç gündür evde olduğu için artık iyice sıkılmıştı.

D) İki ülke arasındaki ilişkileri geliştirmek için spor karşılaşmaları düzenlendi.

E) Konuk ekip yenilginin verdiği moralle isteksiz bir oyun sergiledi.

 

20. (I) Yaşlılık ne zaman başlar, yaşlı kime denir? (II) İnsandan insana değişen bir durumdur, bu. (III) Kimileri vardır doksanında yaşlı değildir. (IV) Her nedense bizim ülkemizde hep yaşlılar iş başındadır. (V) Öyleleri de vardır ki henüz yirmi beş yaşındadır, ama çoktan yaşlanmıştır. (VI) Yaşlılık bir ruh halidir, ancak birtakım kesin belirtileri de var yaşlılığın.

Numaralanmış cümlelerden hangisi konunun akışını bozmuştur?

A) II.   B) III.   C) VI.   D) V.   E) VI.

 

21. – Çok okuyan biriydim. Hiç kimse tarafından bir yönlendirme olmadı. Ne bulursam okurdum. Yıllar böyle geçti. Yazar olmaya dair hiçbir düşüncem yoktu. 1960'ların ortalarına doğru edebiyat okumalarına birdenbire ara verdim. 60'lı yılların sonuna doğru iki öykü yazdım. Cemal Süreya bir gün "Papirüs dergisinde neden yazmıyorsun?" demişti. Bunun üzerine ona iki öykümü verdim.

Bu sözler, özellikle aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Yazarlığa başlamanız nasıl oldu?

B) Kitap okumanın yaşamınıza kazandırdıkları nelerdir?

C) Yazarlığa başlamanızda kimler etkili oldu?

D) Daha çok hangi tür kitapları okursunuz?

E) İlk yayımlanan eserinizi anımsıyor musunuz? 

 

22. Senelerden beri leylek görmüyordum. Hatta bu kanatlı yaz seyyahlarının son yıllarda İstanbul'a pek rağbet etmemeleri herkesin dikkatini çekmişti. Geçen gün sokakta, gölgeleri mor ve keskin yapan bir Afrika güneşi aydınlığında yürürken, birden damlardan gelen bir leylek gagası tıkırtısıyla durdum, Senelerden beri hasret kaldığı dost sese kavuşan kulağım, âdeta mesut ağızların geniş tebessümü ile gerilmişti. Sevincimi paylaşmak istediğim için, hiç tanımadığım birkaç kişiye parmağımla leyleği işaret ettim.

Parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmıştır?

A) Açıklama

B) Betimleme

C) Örnek verme

D) Karşılaştırma

E) Öyküleme

 

23. (I) Bizde sözlükler kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketirler. (II) Günler ve geceler boyu, sırtlarında bir insan elinin sıcaklığını hissetmek hülyasıyla bekler dururlar. (III) Bu uzun bekleyiş zamanlarında, tahmin edilir ki, kelimeler eğlenceli oyunlar icat eder, en azından hayat hikâyelerini anlatarak vakit geçirirler. (IV) Bir dilin kelimeleri, o dili konuşan insanların düşleri, hatıraları, özlemleridir. (V) Siz bakmayın, kelimelerin kâğıt üstünde kara kara dizildiklerine ve sessiz sessiz beklediklerine.

Parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde sanatlı bir anlatım yoktur?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

24. Döne döne bir kitabı okumak, bir ezgiyi dinlemek, bir resme bakmak isteğini duymadınızsa bugüne değin, sanatsever bir kişi olduğunuzu söyleyebilir misiniz? Olsa olsa bir merak ya da bilgi dağarcığınızı genişletmek olur sizinki, ama sanatseverlik olmaz. Sanat yapıtının önemli niteliklerinden biri de —-

Parçanın son cümlesi aşağıdakilerden hangisi ile en uygun biçimde tamamlanır?

A) yıllar sonra bile okuyucuların ilgisini çekmesidir.

B) kişiye döne döne okumak, dinlemek, bakmak tutkusunu aşılamasıdır.

C) okuyucu ya da izleyicilerin beklentilerine karşılık verebilmesidir.

D) ilk bakışta ya da okuyuşta anlaşılacak durumda olmasıdır.

E) halkın, izleyicilerin bilgi düzeyini yükseltebilmesidir.

 

25. İnsan; düşünceleri, kanıları duyguları yönünden de sürekli bir etkileşim içindedir. Zaman içerisinde bilgi ve görgüsünü artıran, yeri geldiğinde bunları başkalarına aktaran varlıktır, insan. Bu etkileşim içinde karşımızdakilerin bizim gibi düşünmesini, duymasını isteriz. Bu istek de kimi durumlarda bizi yazmaya iter.

Parçaya göre, insanı yazı yazmaya yönlendiren neden nedir?

A) Kendi düşüncelerini başkalarına benimsetmek arzusu

B) Sürekli başkalarıyla etkileşim içinde olması

C) Bildiklerini başkalarına öğretmek istemesi

D) Öldükten sonra bile, bir şekilde yaşamak istemesi

E) Toplumu, ancak yazı yazan kişilerin etkileyebileceğini düşünmesi

 

26. Sanatçının gerçek bir değeri, apayrı bir niteliği varsa, kimse onu hor göremez, edebiyat dünyası dışına itemez. Kendine özgü bir anlatımı olan sanatçı: "Beni görmezlikten geliyorlar." demeyecektir. Gerçek değerler belki bir süre, kimi zaman oldukça uzun bir süre, gölgede kalabilir. Ama er geç sanatçı yapıtlarının gücüyle kendini kanıtlayacaktır. Oysa yaşadığı günlerde göklere çıkarılan, övüldükçe övülen, "büyük" şair, yazar çizgisine ulaştırılan kişiler ise ölümünden sonra unutulup gidecektir.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hem yaşarken hem de ölümünden sonra ilgi gören sanatçı yoktur.

B) Kendine özgü nitelikleri olan sanatçı, sanat dünyasından silinmez.

C) isimleri geleceğe kalan sanatçılar, evrensel konuları işleyenlerdir.

D) Sanatçının isminin ölümünden sonra da yaşamasında yaşadığı toplum etkilidir.

E) Sanatçı için önemli olan yalnız yaşarken değil, ölümünden sonra da yapıtlarının ilgi görmesidir.

 

27. Bir toplumda geleneğe karşı çıkan sanatçılar olabilir. Ancak gelenek yok edilemez. Geleneğe karşı çıkanlar eskisini kaldırıp, yerine bir yenisini koymaya çalışırlar. Onu yok etmezler, edemezler. Dün olmasaydı bugünün de olmayacağını anlamışlardır. Şimdi olmazsa yarın da olmayacaktır. Geçmişin kültür mirası olmazsa gelişme de, değerlendirme de olmayacaktır.

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Toplumda, geleneğe karşı çıkan sanatçılar kadar geleneği benimseyenlerin de olması doğaldır.

B) Geçmişten yararlanmadan sanatın gelişmesi mümkün değildir.

C) Geçmişe bağlı kalan sanatçılar, yeni bir dünya kuramaz.

D) Gerçek sanatçılar, geçmiş ile bugünün sentezini oluşturmayı başarırlar.

E) Yeni şiir, eskinin yok sayılması anlamına gelmez.

 

28. Dış etkilerin baskısı giderilmedikçe sanatımıza bir özgürlük kazandıramayız, ona kendi damgamızı vuramayız. Beethoven gibi besteler yapmak, Dostoyevski olup romanlar yazmak önemli değildir. Bir ulusun kendine özgü rengi, sesi, şiiri vardır. Önemli olan bunları bulup çıkarmaktır. Dünyanın ortak değerlerine kendi yaratıcılığını katmamış bir sanatçı tasarlanabilir mi?

Bu parçada, özellikle aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmaktadır?

A) Sanat eserinde ulusal değerleri öne çıkarmanın, kalıcılığı sağlayacağı

B) Sanatta gelişmenin taklitten ve dış etkilerden uzaklaşıp kendi değerlerini işlemeye bağlı olduğu

C) Bazı sanatçıları ve eserlerini tüm insanların yakından tanıdığı

D) Her ulusun kendine özgü sanat anlayışının olduğu

E) Büyük sanatçıların ortaya çıkmasının zamana bağlı olduğu

 

29. Öğretmen iyi bir "sevme" ustasıdır. Sınıfta, kürsüde cinleri hizmetindedir onun. Bakışlarını üzerimizde gezdirdikçe derinden ve sessiz bir atlas dokunur içimizde. Bir şeyleri sevmeye başlarız. Tutkularımızın, sevgilerimizin ardında ince bir söz, sevecen bir bakış vardır çok zaman. Yaşama bağlılığın, sevmenin, mücadelenin, yurtseverliğin, sanatın, edebiyatın, yarınlara umutla bakmanın ilk ateşini onlar yakmadı mı içimizde? —-

Aşağıdaki cümlelerden hangisi bu parçanın sonuna getirilemez?

A) İlk aşkı, ilk sevdayı bir anne sıcaklığıyla yaşamadık mı onlarla?

B) Sevgiyi bir bakışla, bir okşamayla yüreğimize onlar yerleştirmedi mi?

C) Bugün içimizde yeşeren sevgi tohumlarını, onlar atmadı mı?

D) Yaşamın "sevmek" anlamına geldiğini ilk onlar fısıldamadı mı bize?

E) Kundaktaki ilk sevgiyi, ilk bakışı hâlâ aramıyor muyuz hepimiz?

 

30. Gözlem varlıkların ortak yanlarını, herkesçe görülen yanlarını saptama işi değildir. Onları birbirinden ayıran ayrıntıları belirleme işidir. Bir başka deyişle gözlem varlıkları başkalarından farklı kılan noktaları yakalamadır. Bu konuda Flaubert yazarlara şu öğüdü veriyor: "Kimsenin görmediği ya da söylemediği yanını bulmak için olaylara gerektiği kadar uzun ve dikkatli bakmalısınız;"

Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Gözlemin varlıkları birbirinden ayırmaya yardımcı olduğu

B) Gözlemin başarılı olması için uzun süreli olması gerektiği

C) Gözlemin amacının varlıkların ayırıcı yönlerini ortaya koymak olduğu

D) Yazarlar için gözlemin çok önemli olduğu

E) Yazarların işinin, varlıkların ortak yanlarını belirlemek olduğu 

 

31. Kendini işine verme, işini sevme gibi nitelikler her insanda vardır. Her insanın kendini verebileceği, sevebileceği bir alan vardır.

Aşağıdakilerden hangisi bu söz ile anlatılmak istenenle çelişir?

A) Bilgisayar mühendisi olduğu halde çok güzel doğa manzaraları çiziyordu.

B) Akşamları evine döndükten sonra saatlerce ebru' sanatı ile ilgilenirdi.

C) Otuz yıllık gece bekçisiydi, her gece neşeyle düdüğünü öttürüyordu.

D) Serasında yetiştirip sattığı her çiçeği, öz çocuğu gibi severdi.

E) Yirmi yaşına yeni girmişti, ama yaşamda onu mutlu edecek hiçbir şey yoktu.

 

32. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde öğelere ayırmada yanlışlık yapılmamıştır?

A) Çocukta / bitmez tükenmez / bir enerji / vardı.

B) Hepimiz / evin / sokağa bakan balkonunda / oturuyorduk.

C) Milletin sırtına / kurşundan / bir yük / vurdular.

D) Bu şehir / insanı / deli / eder.

E) Ben / içimdeki köye / her gün / giderim.

 

33. Hırsızlığın çirkinliği çalınan şeye göre değişmez. Ha altın çalmışsın ha iğne. "İğne çaldı, ama altın çalmak aklına bile gelmez." diyenlere benim diyeceğim şudur: "İğneyi çaldıktan sonra niçin altını da çalmasın?" Kötü olan çalınan şeyin maddi olarak değerli olması değildir, kötü olan bizzat çalma eylemidir.

Aşağıdaki yargılardan hangisi bu parçadan çıkarılamaz?

A) Küçük şeyleri çalan bir gün büyüğünü de çalar.

B) Çalınan şeyin değeri arttıkça suçun ağırlığı da artar.

C) İğneyi çalan bir gün altını da çalar.

D) Suç olarak, altın çalmakla iğne çalmak arasında pek fark yoktur.

E) Hırsızlığı çirkinleştiren, çalınan şeyin değeri değil, "çalmak" eylemidir.

 

34. Hiçbir gerçek şair, kendi içinde ayrı bir dünyayı, eserlerinde apayrı bir dünyayı yaşatamaz.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?

A) Gerçek sanatçının kişiliği ile eserleri arasında uyum vardır.

B) Ancak bütün insanları ilgilendiren konuları işleyen sanatçılar gerçek sanatçıdır.

C) Dış dünyadaki olaylar, kimi zaman sanatçının istekleri ile aynı doğrultuda olmayabilir.

D) Gerçek sanatçı, yazdıklarında duygularının etkisinde kalmaz.

E) Her sanatçının kendine özgü bir hayal dünyası vardır.

 

35. Spor kulüpleri, basketbol, voleybol takımları da onun işidir; babasının kurduğu dev fabrikanın baş yöneticiliği de. Ama o, her zaman sanatın, kültürün yanındaydı. Sahibi olduğu ilaç fabrikasının çıkardığı "Tıpta Yenilikler" dergisinin takvimlerini bilenler tıpla sanatın nasıl bir araya getirildiğini bilirler. Daha sonraları o, içinde taşıdığı cevheri alabildiğine sanata, kültüre verecekti, verdi de. "Vatan Sanat Yaprağı'nı anımsayanlar var mıdır? Varsa, onun daha yirmili yaşlarda bu işin tutkulusu olduğunu, o günlerde yaptığı çevirilerle tanımışlardır. Sonra fotoğraf sanatındaki aşamaları… İç dünyasıyla dış gerçeklerin, kamerasından nasıl bir renk ve güzellik olarak doğduğunu…

Bu parçada tanıtılan kişi hakkında aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Sanata karşı ilgisini çalışmalarıyla ortaya koymuştur.

B) Bütün yaşamını sanata adamıştır.

C) Bilimsel konulara ayrılan bir dergide sanata yer vermiştir.

D) Sanatın değişik alanlarında çalışmaları vardır.

E) Toplumsal yaşamdan kopuk değildir. 

 

36. Hüseyin Özdemir artık aramızda değil. Aralık ayından beri şiirlerini okuyamıyoruz. Bir güz akşamı Antalya'dan dönerken dünyadan koptu.

Yukarıdaki parçada "ölmek" sözcüğünü kullanmak kaba sayılacağı için altı çizili söz kullanılmıştır.

Altı çizili bölümdeki söyleyiş özelliği aşağıdaki cümlelerden hangisinde vardır?

A) Meclis, geçen hafta sanat eserleri ile ilgili bir yasayı kabul etti.

B) Görme engellilerin oluşturduğu bir grup, meydanlarda canlı müzik yapıyor.

C) Lodos varsa "şehir hatları" çalışmıyordur.

D) Yeşilköy'e gece yarısından sonra inebildiler.

E) Bugün iki saat kimya var, çok sıkılacağım diyordu.

 

37. Ben sadece sanatı seviyorum ve bu beni mutlu ediyor. Her şeye büyük bir saflıkla yaklaşırım. Her okuduğuma, her anlatılana ilk yaklaşımım öncelikle tarafsızlıktır. Önyargı, sanatla benim arama hiç girmemiştir. Ama tabii ki eleştirilerim var, hatta kolay beğenen biri değilimdir. Ama kolay beğenmeme "Aa bu da neymiş?" şeklinde değildir. Önce onu tanımam gerek.

Yazar, bu parçada, özellikle kendisinin hangi yönü üzerinde durmaktadır?

A) Bütün zamanını sanata ayırdığı ve sanatla mutlu olduğu

B) Bir eseri okuyup değerlendirirken önyargıdan uzak olduğu

C) Sanat ve eleştiride kolaycılığı tercih etmediği

D) Sanat eserinde konunun değil, anlatımın önemli olduğuna inandığı

E) Yazılarının eleştiri alanında yoğunlaştığı

 

38. Yirmi yaşında herkes şairdir, mesele kırk beşinden sonra da şair olduğunu ispatlayabilmektir.

Aşağıdakilerden hangisi bu cümlenin anlamından çıkarılamaz?

A) Şiire başlamanın ya da ünlü bir şair olmanın yaşla ilgisi yoktur.

B) İnsanlar, gençlik heyecanı ile yazdıklarının şiir olduğunu zanneder.

C) Gerçek şair bir ortaya çıkıp, sonra hemen kaybolan kişi değildir.

D) Önemli olan şiire başlamak değil, uzun süre şair olarak kalabilmektir.

E) Şiirde başarıya ulaşan kişiler, yaşamları boyunca şair olarak bilinir.

 

39. Çinlilerle Japonlar, insana mutluluk veren şeyler arasına pahalı zevkleri, eğlenceleri -Türkçesi- parayı ve malı mülkü koymamışlar. Hep doğal olana, sade ve şiirsel olana kırpmışlar gözlerini. (I) Paranın, eşyanın ve eğlencenin vereceği kısa süreli mutluluğa esir olmamış; zamanlarını kendilerine, kitaba, sanata ve bilime ayırmışlar. (II) Küçük mutluluklardan aldıkları heyecanla yenilemişler ruhlarını. (III) Kendi içimizde büyük bir devrim yapmalıyız. (IV) Hayatı yalınlaştırma ve zamanı genişletme devrimi olmalı bunun adı. (V) Kaybettiğimiz bütün zamanları geri almalıyız. (VI) Kendimizi aşmak, düşlerimizi çoğaltmak ve yarına daha güçlü sarılmak için.

Yukarıdaki parçayı ikiye bölmek gerekirse ikinci paragraf hangi cümle ile başlamalıdır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

40. Anlam bize bir şey anlatır, bir haber verir: "Her kişi ölümlüdür." deyince karşınızdakine anlatmak istediğimiz bir düşüncemiz vardır. Karşımızdaki bizim dilimizi bilmiyorsa tercüme ederiz, hatta işaretlerle anlatmaya çalışırız. Bir sözün anlamını kavradıktan sonra artık o sözü unutsak da olur, biz onu başka türlü de anlatabiliriz. Ama bir sanat eserindeki anlam, o eserde büründüğü şekilden başka hiçbir şeyle, hiçbir sözle anlatılamaz. Bir şiirin anlamını en iyi veren yine o şiirin kendi sözleridir.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir şiirin sözcükleri değiştirildiği zaman, o şiir sanat özelliğini yitirir.

B} Bir sanat eserinin vermek istediğini en iyi anlatan kendi biçimi ve dilidir.

C) Her sanat eserinde anlatılmak istenen bir düşünce, mutlaka vardır.

D) Sanat eserinin anlamı, okuyana ve dinleyene göre değişir.

E) Sanat eserinde, biçim anlamın önüne geçmemelidir.

 

CEVAP ANAHTARI

1-D  2-D  3-A  4-D  5-A  6-B  7-E  8-D  9-A  10-C  11-B  12-E  13-D  14-C  15-D  16-C  17-B  18-E  19-E  20-C  21-A  22-E  23-D  24-B  25-A  26-B  27-B  28-B  29-E  30-E  31-E  32-E  33-B  34-A  35-B  36-B  37-B  38-E  39-C  40-B


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir