YGS Türkçe Deneme Sınavı-41

1. Yüzyıllara meydan okuyabilen gerçek bir sanatçı, yalnızca gördüğünü ve duyumsadığını kendi penceresinden yapıtına yansıtmalıdır. Kendi algısına ve bakış açısına gerçekten sadık kalmalıdır. Ne kadar büyük ve ünlü olursa olsun bir başkasının gözlerini ve duygularını ödünç almaktan, ölümden kaçar gibi kaçmalıdır çünkü kaçınmazsa bize sunacağı yapıtlar —-.

Bu parça aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?

A) onun, kolaycılık rüzgârına kapıldığını gösterecektir

B) geleceğe kalma konusunda pek şanslı olmayacaktır

C) yeni bakış açıları kazanmamızı sağlayacaktır

D) aynı tornadan çıkmış izlenimi uyandıracaktır

E) kendi üslubunu oluşturamamış bir yazarla karşı karşıya olduğumuzu gösterecektir

 

2. Ressam, boya kokuları ve renklerle yoğrulan atölyesinde, çekirdeğinden başlıyor eserlerini oluşturmaya; böylece tuvalinde oluşan canlı renklerden dolayı burada içtiğimiz kahvenin tadı bile gölgede kalıyor.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Bağlama grubu

B) Adıl

C) Ünlü düşmesi

D) Sıfat-fiil

E) Geçişli fiil

 

3. (I) Eğer yazmak istiyorsanız artık sizi engelleyecek hiçbir duygu yoktur. (II) Hava sıcakmış, soğukmuş, yazacak yer yokmuş, bunları hiç dikkate almaz işinize odaklanırsınız ve şevkle yazarsınız. (III) Yazdıklarınızın yetkin olması için yazmaya ara verip döne döne onu okursunuz. (IV) Yazdıklarınızı kontrol ettiğiniz bu süre zarfında bile yazmaktan kopamadığınız için yaşamdan zevk aldığınız hiçbir şey sizin için bir anlam ifade etmez. (V) İnsanın uzun süre ayrı kaldığı sevdiklerine kavuşacağı anı beklerkenki sabrı ve heyecanı gibi bir duygu içerisinde yazmaya döneceğiniz anı beklersiniz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yazma işinin bir tutku olduğu anlamı çıkarılamaz?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

4. Gelişigüzel görünen bir cümlesini ;(I) en sır dolu kahramanlarından birine kurdurur Dostoyevski :(II) "İnsanlar başkalarından beklemediği şeyleri neden benden beklerler ki .(III)" Aslında hepimizin zaman zaman içinden geçen bir cümledir bu …(IV) Dostoyevski içimizden geçenlere tercüman olmuştur bir bakıma !(V)

Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yerinde kullanılmıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V. 

 

5. (I) Çeviri, değişik toplumların, ulusların; bilim, teknik, kültür, sanat alanındaki çabalarının ürünlerini birbirleriyle paylaşmanın bir yoludur. (II) İnsanoğlunun bu alanlardaki etkinliğiyle ulaşılan bilgiler çok değişik dillerde kullanılabiliyor. (III) Bugün yeryüzünde konuşulan dillerin sayısının da 2500-3000 dolayında olduğunu kabul edersek çeviri etkinliğinin evrensel boyutları kendiliğinden çıkıyor ortaya. (IV) Dünyada ayrı dillerin kullanılmasından doğan iletişim engelini her alanda aşabilmenin, birçok dilde çeviri yapmayı gerektirdiğini bu sayılar gösterir belki. (V) Ancak ne kadar önemli de olsa yapılan çevirilerin kendi içinde bir nitelik farkı barındırdığını da söylemeliyiz.

Çevirinin ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, işlevi dile getiriliyor.

B) II. cümlede, evrensel bir etkisi olduğu söyleniyor.

C) III. cümlede, kesin olmayan verilere dayalı bir yorum yapılıyor.

D) IV. cümlede, birçok farklı dilin olmasının çeviride yetersizliklere neden olduğu belirtiliyor.

E) V. cümlede, her çevirinin aynı düzeyde olmadığı söyleniyor.

 

6. Kosta Rika'da sadece iki mevsim yaşanıyor. Kasım ayı sonunda "kuru mevsim" adı verilen yaz başlıyor. Nisan sonunda ise "ıslak mevsim" denilen kış başlıyor. İki mevsimin yaşandığı bu iklimde sıcaklık farkı da çok olmadığından (kışın hava ortalama 20, yazın ise 33 derece) yaprak dökümü yaşanmıyor. Bu da ülkenin yılın her günü yeşil olmasını sağlıyor. Yüzde 27'si koruma alanı ilan edilen Kosta Rika'da 500 binden fazla bitki ve hayvan türü bulunuyor. Çoğunluğunu böcek türlerinin oluşturduğu bu flora içinde 2 bini orkide olmak üzere 9 bin bitki, 208 memeli, 220 sürüngen, 850 de kuş türü yaşıyor. Bu rakamlar dünyadaki bitki ve hayvan varlığının yüzde 5'i anlamına geliyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Kişileştirme          

B) Adlandırma

C) III. kişili anlatım   

D) Terimler

E) Sayısal veriler

 

7. Ortaöğretimden yükseköğretimin sonuna değin öğrenci, yabancı dili neden öğrendiğini bilmediği için haklı olarak pek kulak asmıyor bu işe. Başlıca derdi, geçer bir not almak oluyor. Öte yandan eğitim kurumları da yabancı dil öğretimini, gerçekçi amaca yönelik verimli bir biçimde düzenleyemiyor. Dersler, çağdaş dil öğretim yöntemlerinin olanaklarından, araç gereçlerinden yoksun bir biçimde yürütülüyor. Böyle bir düzende, çağdaş bilginin kazanılmasından yararlanılabilecek anlamda bir yabancı dil öğretilemediği gibi, bilgili yabancı dil öğretmenlerinin yetiştirilebilmesi de olanaksızlaşıyor. Bir eksiklik ötekini doğuruyor, olumsuz etkiler zincirleme sürüp gidiyor böylece.

Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Yabancı dil öğretiminin zor bir uğraş gibi görülmesinden

B) Dil öğretimiyle ilgili kafa karışıklığının olmasından

C) Yabancı dil öğretiminde güncel yöntemlerin kullanılmasından

D) Sınırlı olanaklarla yabancı dil öğretilmesinden

E) Yabancı dil eğitimine gereken önemin verilmemesinden

 

8. Ben dilimi sadece kitaplardan öğrenmedim. Evimizde, köyümüzde, Türkçenin olduğu her yerde çocuklardan, kadınlardan, okumuş-okumamış halkımızdan edindiğim Türkçedir benim dilim. Halkımın yüreği bereketle dolu olduğundan ve ben de ondan beslenerek büyüdüğüm için gürbüz bir yazar olabilmişimdir.

Bu parçada yazarın kendisiyle ilgili olarak vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sıradan yaşamların farklı yönlerini ele aldığı için yapıtlarının konu yönüyle zengin olduğu

B) Halkın zengin ve doğal söyleyişini özümseyerek anlatımını biçimlendirdiği

C) Yetiştiği coğrafyada kullanılan dilin onu modern yazın dünyasına taşıdığı

D) Yöresel sözcükleri kullanarak özgünlüğe ulaştığı

E) Halkın ortak benliğinde yaşattığı anlatıların, dünyaya bakış açısını değiştirdiği

 

9. Yaşantımızda hiçbir şey; bizim yaptıklarımız, yapmayı düşünüp yapamadıklarımız ve düşlerimizden uzaklara düşmez. Düş kırıklıkları, başarılar, yıkılmışlıklar iplik iplik yaşamımızın yumağını sarar. Yaşadıklarımız bir bakıma hem herkesin yaşadıkları gibidir hem de yalnızca bize özgüdür. Önemli olan, yaşadıklarımızdan hareketle yaşamımızı biçimlendirmek ve zenginleştirmek. İşte, herkesin başaramadığı bu. Yaşadıklarımızı zenginleştirmek yaşamımızdaki eksikliklerin bilincine varmaya bağlıdır. Yoksa yapıtlarımızda anlattığımız bir hayat, bizim zenginlik kattığımız bir hayat olmaz.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Koşul öne sürme

B) Çoğullaştırmaya yer verme

C) Yinelemelere yer verme

D) Sözcükleri gerçek anlamlarının dışında kullanma

E) Hitaplardan yararlanma

 

10. Son çağın yükselen söylemidir, artık "ilhamla" sanat eseri üretilemeyeceğini ilan etmek. Yazarken bilgi, emek ve yoğunlaşma gerekirmiş. Ancak bunu söyleyenler, sanatı, günlük hayatın sıradan üretimleriyle aynı seviyeye indirir ve sanat ile bilim arasındaki perdeyi yok eder. Katılmadığım yer burasıdır. Evet, sanat yapıtı oluşturmak bilgi ve emek işidir ama ilhamı, baş edilemez coşkuyu ve soluksuz arzuyu yok saymak inandırıcı görünmüyor. Yazınsal yapıt, akademik tez hazırlamakla aynı değildir. Sınırlarını aşırı ve titiz bilgiyle çizen yaratıcılık bana hiç cazip görünmüyor.

Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Belli bir çaba sonucu oluşturulmayan yapıtlar duygusal açıdan insanları etkilemez.

B) Her sanat yapıtı, sanatçının hayallerinin bir yansımasıdır.

C) Bir yapıtta duygulanmaların yanı sıra düşünceler de bulunabilir.

D) Sanat yapıtlarının temelinde emekle birlikte duygu ve ilham vardır.

E) Yapıtların yoğun bir emekle oluşturulduğunu bilen bir okur onu daha derinlemesine okuyacaktır.

 

11. Oktay Akbal ve Sait Faik, öyküsel derinliği dış gözlemlerden çok başarılı iç gözlemlerle kurmuşlardır. Sait Faik, bu iç gözlem irdelemelerinde tutturduğu coşkulu söylemleriyle şiirleştirir anlatımını ama hiçbir zaman şairliğe soyunmaz. Oktay Akbal şiirsel coşkuya kapılmadan öykülerini ince ince işlemeyi bilir. Birbirlerine benzerliklerinin teknik dayanağı ise ikisinin de kendi yaşamlarını, iç dünyalarını öykülerinin odağına koymaları, derinliğe yaslanan, ironi ve gözlemci bakış açılı anlatımı yeğlemeleridir.

Bu parçada sözü edilen iki yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Yüzeysel anlatımdan kaçınmışlardır.

B) Alaycı bir tutum izlemişlerdir.

C) Biyografik bir anlatımı benimsemişlerdir.

D) Birinci kişili anlatımla yazmışlardır.

E) Kurgularında psikolojik yönler öne çıkmıştır.

 

12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde birleşik sözcük, bir ad tamlamasının kaynaşmasıyla oluşmuştur?

A) İki devlet de ateşkes yapmaya karar verdi.

B) Biçerdöverler tarlalardaki işi kısa sürede bitirdi.

C) Oldukça açıkgöz bir çocuğa benziyor.

D) Ağaçkakan ormandaki sessizliği bölüyordu.

E) Giydiğin devetüyü palto çok şık görünüyor.

 

13. (I) Mucizevi bir kış güneşinin soğuk, altın rengi halesiyle çerçevelenmiş bir gün… (II) Yaldızlı bir ışık dans ediyor ağaçlarda, bir veda ışıltısıyla, son bir yaşam belirtisiyle kıpır kıpırdır yapraklar. (III) Mesafeli kış güneşi, kadri bilinmemiş günleri geri çağırıyor sanki. (IV) Saatleri kısaltıyor, daha çıplak gösteriyor ağaçları. (V) Biraz daha ışıkla bu sarımsı sabahta, daha fazla renk tülleniyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümle, eksiltili bir cümledir.

B) II. cümle, bağımsız sıralı bir cümledir.

C) III. cümle, devrik, basit yapılı bir cümledir.

D) IV. cümle, içinde üstünlük belirteci olan olumlu bir cümledir.

E) V. cümle, yüklemi türemiş olan, bir fiil cümlesidir. 

 

14. —-. En ilkel toplumlarda bile Goethe'nin deyimiyle "ışığı hissedenler" vardır. Gelişme onların halka tuttuğu ışıkla gerçekleşir. Özgürlük kavramı, daha toplumumuzda okumuş yazmışlar arasında bile yeni yeni tartışılmaya başladığında bu tartışmaları körükleyen Namık Kemal; devlette soygun düzeni iyice gün yüzüne çıktığında bunu "Han-ı Yağma" şiiriyle eleştiren Tevfik Fikret ve onlar gibi birçok şair, yazar toplumun sesi soluğu olmuştur. Fuzuli'nin Şikâyetnamesinde anlattıkları ne kadar kişisel görünse de onun toplumsal sorumluluk sahibi olarak gördüğü aksaklıkları dile getirme duygusunun bu şiiri yazmasına etkisi büyüktür.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Geçmişten günümüze kadar okurlar, sanatçılara her zaman yol gösterici olmuş ve onların daha iyi noktalara gelmelerinde rol oynamışlardır

B) Toplumsal gelişmenin her aşamasında halkı aydınlatacak, ona gerçekleri bilinçle kavramanın yolunu gösterecek biri çıkmıştır

C) Çağdaş dünya yazını, büyük yıkımların ve toplumsal olayların sanatçıları şekillendirmesiyle meydana gelmiştir

D) Zamanında anlaşılmayan, topluma yararlı olmuş nice sanatçı yıllar sonra hak ettiği değeri kazanmıştır

E) Bilgiyi gelecek kuşaklara ulaştıracak en uygun yolun, okurların duygu dünyasını etkilemek olduğunu en iyi sanatçılar bilir

 

15. (I) Yazın alanında özellikle roman yazarlarının yazdıkları yaşadıkları, yaşadıkları yazdıklarıdır biçiminde yaygın bir kanı vardır. (II) Bunun yanında elbette tamamen yaşadıklarını anlatırlar, yaratıcılığa girmezler diye bir yazın kuralından da söz edilemez. (III) Yani anlatım gereksinimlerinin temelinde bu bu kurgusal gerçeklik dikkat çeker çoğunlukla. (IV) Çoğu yazarın kaleme aldığı anlatılarda çocukluk döneminin büyülü aynası öne çıkar. (V) İster saraylarda büyüsün ister şehrin kenar mahallelerinde, sanatçı çocukluğunun izlerini daima yanında hisseder. (VI) Bu izler onun ürettiği her yapıtta bir şekilde karşımıza çıkar.

Bu parça iki paragrafa bölünmek istense ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V. 

 

16. Benim ilk romanım küçük bir yayınevinden çıktı, çok fazla satmadı. Romanım piyasadayken üç yazar vardı önde gelen, benim adımı kimse anmıyordu. İkinci kitabım çıktı o sattı, birdenbire ben o üç silahşörlere dördüncü olarak eklendim. Açıkçası şöyle bir şey olduğunu fark ettim: Çok satmak özellikle eleştirmenleri ve dergileri çok etkiliyor. Çok satmadığı zaman değerli bir kitabı tutup da okuyucuya götürmüyor kimse. Ama okuyucunun ilgisi bir kitaba yöneldiyse o kitap üzerine değerlendirmeler yapılıveriyor. Şimdi ben birçok ad biliyorum Türkiye'de, onlar bizim bulunduğumuz grubun içinde değil. Onların kitapları kötü olduğu için mi az satılıyor? Eleştirmenlere yönelik sitemim var. Sadece dört kişi mi yazı yazıyor bizim kuşakta, bu mümkün değil!

Bu parçada yazın yolculuğunu özetleyen yazarın eleştirmenlerle ilgili olarak yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir?

A) Nesnel kriterlere göre davranmayıp önerilere göre hareket etmeleri

B) Popüler olmuş yazarlarla ilgilenip onların dışındakileri görmezden gelmeleri

C) Daha önce adı duyulmamış kimi yazarları gereğinden fazla ön plana çıkarmaları

D) Yenilikleri takip etmemeleri ve yazınsal sorunlar üzerine kafa yormamaları

E) Övdükleri çok satan kitapların aslında değer açısından bir anlam ifade etmemesi

 

17. (I) O; bir sözcüğü, sözlükteki hücresinden alıp çarşı pazarda, günlük yaşamın içinde özgür bırakıverir. (II) Sözcükler, yazıldığından çok söylendiği biçimde girer şiirine. (III) Şiirinin konusunu, dille birlikte mayalandırır, günlük dilden mayalana mayalana yepyeni bir dil üretir. (IV) ilk şiirlerinde başlayan bu şiir dizimi gittikçe daha da gelişerek kendini diğer ürünlerde de gösterir. (V) Gene de dili bu kadar kendine has kullanan bir şair, anlaşılmazlık semtinin çıkmaz sokaklarında yitip gitmez.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde şairin anlatımının özgün olduğundan söz edilmektedir?

A) I. ve III.   B) I. ve V.   C) II. ve IV.   D) III. ve V.   E) IV. ve V. 

 

18. Olay örgüsüyle, betimlemesi ve tipleriyle, çağdaşlarından farklı diliyle Rasim Özdenören edebiyatımızda öykünün en önemli yazarlarındandır. Orijinal düşünceleri, ayakları bu topraklara sağlam basan önermeleriyle düşünce yaşamımızın önemli kişiliklerinden birisidir. Rasim Özdenören bir ideali, ödünsüz bir biçimde yaşatmanın mücadelesini verir yapıtlarıyla. Bu nedenle Rasim Özdenören, korku ve ümit arasında gidip gelen ama korkuya bir adım daha yakın duran yazılara imza atarak okurların dikkatini eserlerine çekmeyi başarıyor.

Bu parçada sözü edilen yazar aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A) Özgün bir üslubu olan

B) Yerliliği ilke edinen

C) Eserlerine düşünsel kimliğini yansıtan

D) Okurların hayal dünyasını zenginleştiren

E) Okurun ilgisini kendinde toplayan

 

19. Birbirini bütünleyen serüvenlerle zenginleşen Don Kişot, beyni süngere çeviren geleneksel anlatıya, bu anlatıyla oluşturulan alışılmış kahramanlara, yozlaşan her şeye bir tepkidir. Cervantes bu tepkiyi gösterirken anlatısını geleneksel İspanyol kültüründe ağır basan alaysama üzerine kurmuştur. Romanda ara ara öne çıkan Arap öykücülüğünün izleri, Cervantes'in hangi kaynaklardan beslendiğini gösterir. Acaba İspanyollar Arap kültürüne dayanan Endülüs Dönemi'ni yaşamamış olsaydı, o topraklarda Don Kişot gibi bir başyapıt ortaya çıkabilir miydi? Bu anlatı kültürleriyle beslendiği tartışılmayacak kadar açık olan Don Kişot, yazıldığı kültürel ortamın zenginliğinin yanı sıra değerini Cervantes'in engin sanatsallığından alır.

Bu parçada Don Kişot'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Klasik anlatı geleneğinin dışındadır.

B) İronik bir yaklaşımla ele alınmıştır.

C) Doğu yazınından yararlanılarak oluşturulmuştur.

D) Niteliğini, yazarının sanat gücüne borçludur.

E) Anlattığı olaylar tarihsel gerçeklerle örtüşmektedir.

 

20. (I)Bir şairi kültürlerüstü bir konuma yükselten, halkın gelenekleri görenekleri ve söylem gücüyle beslenmesidir. Şair; (II)kendi şiir dilini, söylemini halkın sesiyle kurar. Şair kendine özgü argosuyla da (III)kişisel şiirini inşa eder. Şair, sözcüklerle bir savaşa girer, bu savaşın sonunda sözcükler başkalaşıma uğrayarak (IV)şairin damgasını yansıtır. O sözcüklere yüklediği anlamlarla (V)şiirinin sınır taşlarını kaldırır ve şiir dünyasına tüm insanlığı buyur eder.

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangilerinde bir şairin evrensel olduğuna değinilmiştir?

A) I. ve II.   B) I. ve V.   C) II. ve IV.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V.

 

21. Sürekli yazan insan, içindeki yazma iştahını, içinden gelen ve kendisinin de farkında olarak geliştirdiği yazma ciddiyetini koruyabildiği sürece, ne tekrara düşer ne de yazacak konu bulmak konusunda sıkıntı çeker.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Anlamca olumsuzluk katan bağlaç

B) Belgisiz sıfat

C) İsim-fiil eki almış sözcük

D) Dönüşlülük adılı

E) Basit çekimli eylemler

 

22. (I) Halkın dilsel birikimleri her çağda zenginleşerek günümüze kadar gelmiştir. (II) Sadece bugünün yapıtlarına bakarak karar verenler dilimizin yapısında görünüşte çok şeyin değiştiğini sanır. (III) Yazarların kendine ait üsluplarında elbette değişen şeyler vardır. (IV) Ama bu değişimler dilin ana gövdesine zarar vermez, ona zenginlik katar. (V) Böylece dil, asırları birbirine bağlama gücünü devam ettirir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir yanılgıdan söz edilmiştir?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V. 

 

23. Her zaman yazmada kolaya kaçmaktansa zor olanı seçmeyi tercih ettim. Bunu yaparken sözcüklerin herkesçe bilinmeyen anlamları üzerinde bir yapı işçisi gibi kılı kırk yararak çalıştım. Zamanla zorlukların benim için kolay hâle geldiğini, yazmanın yaşamımın gayesine dönüştüğünü dolayısıyla da yazmadan yaşayamadığımı gördüm. Yazarak yaşamla ilgili içimde yanıtını bulamamış soruların yanıtlarına ulaşır, yazdıkça içimdeki huzursuzluklara çare bulur, kendi iç huzuruma ulaştığımı hissederim.

Bu parçada bir yazarın kendisiyle ilgili anlatmak istedikleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Yapıtlarının anlatımını önemsediği

B) Titiz ve mücadeleci bir sanat kişiliğine sahip olduğu

C) Yazmayı yaşam biçimi olarak gördüğü

D) Edebiyat çalışmalarının kendisini rahatlattığı

E) Yaşamını yazarak kazandığı

 

24. Yazarın üç ciltlik Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman'ı yazarken yeni bir kaynağa ulaştığı günlerdeki coşkusu, bu coşkuyu çocuklar gibi sevinerek anlatışı bugünkü gibi gözümün önünde. Kimilerinin "seçki" saydığı bu yapıtında adı unutulmuş birçok yazarı, arşivlere girip eski gazeteleri didik didik ederek ortaya çıkarmıştır. Yazarlar üzerine saptayıcı bilgileriyle bu çalışması, roman ve öykü edebiyatımızın önemli bir tarihidir. Onun temel ilkesi, belgesini bulmadan hiçbir yargıya varmamak, genellemelerden, boş laf etmekten kaçınmaktı. Karagöz, Ortaoyunu derlemelerinde de aynı özeni göstermiştir.

Bu parçada sözü edilen yazarın çalışmalarında;

I. Duygusal yaklaşımlar sergileme

II. Araştırmaya önem verme

III. Objektif ölçütleri kullanma

IV. Yenilik peşinde olma

tutum ve davranışlarından hangileri ön plandadır?

A) I. ve III.   B) I. ve IV.   C) II. ve III.   D) II. ve IV.   E) III. ve IV.

 

25. Onun şiiri bir sözcükler senfonisidir. Halk ve divan yazını öğelerini çokça kullanmıştır. Şiirinde, sözcükleri donmuş anlam kalıplarından kurtarmış, onlarda toplumun duygu ve düşünce damarlarıyla algılayabileceği geniş anlam alanları oluşturmuştur. Sadece kentlinin ya da köylünün şiirini yazmamış, bu toprakta var olan bütün insanların gerçeğini kavrayarak evrenselliğin yollarını açmıştır.

Bu parçada altı çizili sözle şairle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Anlatımını geleneksel ve çağdaş öğelerle biçimlendirdiği

B) Klasik konuları bir kenara koyup yeni konulara yöneldiği

C) Sözcükleri tek boyutlu anlamlılıktan zengin bir çokanlamlılığa taşıdığı

D) Anlaşılamayan bir anlatımı bırakıp daha anlaşılır bir dil geliştirdiği

E) Okurların beklentilerini karşılayan bir anlatım ustalığına ulaştığı

 

26. Atölyede çalışmayı seviyorum ben. Bıçkıların türküsü, çekiç vuruşları, rendelenen tahtanın kokusu beni hep büyülemiştir. Doğayla iç içe çalışmak, büroların bunaltıcı havasında yok olmamak… Kapalı mekanların kasvetli havasında yürütülen çalışmalar beni iyiden iyiye zorlamıştır. Kafayla çalışmak toplumdan koparıp alıyor kişiyi. Elle çalışmak ise onu insanlara yaklaştırıyor. Elle çalışmak, doğaya açılmak her insanın yaşamak için onsuz olamayacağı ne var ki bunu kimseden satın alamayacağı bir ayrıcalıktır. Kentleşmeyle tıkılıp kaldığımız binalarda her insan o duyguyu kendi içinde sürekli yeniden üretmek zorundadır, yoksa solup gider. Benim için atölyeden, el işçiliğinden, doğadan yoksun bir yaşam düşünülemez. Belki de yaşamın kendisidir bu.

Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Eylemlerin oluş sırasına göre verildiği

B) Karşılaştırmaya başvurulduğu

C) Sözcükler arasında sessel yinelemeler kurulduğu

D) Devrik cümlelere yer verildiği

E) ikilemelerden yararlanıldığı

 

27. Servetifünun dönemi sanatçıları, kendilerini sosyal hayattan soyutlayıp o güne kadar şiirin semtine uğramamış imgelerle yüklü, süslü ve ağır bir dille yazmışlardır. Şiirlerini içine saklandıkları kabukları olarak görürler ve kabuklarını kırıp halka inmeye çalışmazlar. Dolayısıyla ancak kendileri gibi düşünen insanlarca okunmayı amaçlarlar. Sözlüklerin kıyısında köşesinde kalmış sözcükleri de şiirlerine alarak kendilerini iyice yalnızlığın sularına bırakırlar.

Bu parçadan Servetifünun sanatçılarıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?

A) Yalın bir dil kullanmadıkları

B) Toplumsal yaşayışa uzak oldukları

C) Sınırları belli bir okur kitlesine ulaşmayı amaçladıkları

D) Alışılmışın dışında şiirler yazdıkları

E) Düşüncelerini yeni sözcükler türeterek aktardıkları

 

28. Toplumsal gerçekliği araştıran bir romanla sosyolojik araştırma arasında ciddi bir fark vardır. Bir roman, toplumsal kesitler verebilir. Ama onun edebî değerini, toplumu ne kadar iyi yansıttığından öte, sanatsal değerler belirler. Yani her yazar kendi toplumundan, kendi çağından bir şeyler alıyor -gerek tipler gerek olaylar açısından- ama romanı roman yapan onun sanatsal değeridir. Birileri toplumu yansıtmak, toplum üzerine araştırma yapmak istiyorsa romandan başka türlerde çalışmalıdır.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yetkin bir yazar, romanlarında sosyal olayları incelikle anlatmayı esas alır.

B) Roman değerlendirmelerinde anlatılan dönemin ne kadar başarıyla yansıtılabildiği dikkate alınmalıdır.

C) Bir romanın değeri ne anlattığından çok taşıdığı estetik değerle ölçülür.

D) Bir romandaki bütün öğeler dengeli bir biçimde verildi diye o romanın ilgi görmesini bekleyemezsiniz.

E) Romanlar yazarların öznel kurgularından oluştuğu için bir bilimsel metin gibi görülemez.

 

29. (I) Dilin en basit yazım kurallarını bile bilmeyenlerin yazdığı "şiirler"(I) internet sayfalarında, hatta elden ele geçen kitaplarda geziniyor. (II) Meydan yarışmalarla, ahbap çavuş ilişkileriyle, sayfa başına para ödeyip antoloji ya da kitaplarda boy gösteren sözde şairlere kaldı. (III) Benim anlayamadığım, iyi yayınevlerinin bunu neden görmezlikten geldikleri. (IV) Ticari kuruluşların para kazanmaları gerekiyor, bunu biliyorum fakat hiç değilse yayımladıkları niteliksiz kitaplara ayırdıkları yerin yüzde birini, gerçek şairlerin, yazarların ürettiklerine de ayırsalar diye düşünüyorum. (V) Düzenlenen sanatsal etkinliklerde, edebiyat toplantılarında gündemde şiire az yer var hatta bazen hiç yok. (VI) Ancak maddi kaygılarla hareket ettikleri için onların bu kadarcık bile olsa nitelikli ürünlere yer vermediklerini gördüğümden bu duruma çok üzülüyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

 

30. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, eylemi zaman yönünden belirten bir sıfat tamlaması vardır?

A) Okuduğun kitapları bize mutlaka anlat.

B) Kasım ayında başarılı bir ameliyat geçirdi.

C) Seminere katılamayacağını dün söyledi.

D) Yazar artık daha özenli bir anlatım kullanır oldu.

E) Her ay işten fırsat bulup maç izlemeye gider.

 

31. Usta ozanımız, (I)8 Ağustos 1928'de İstanbul'da doğdu. (II)İstanbul Lisesini bitirdi. (III)Kapalıçarşı'da turistik eşya ve halı ticareti yapmaya başladı. İlk gençlik şiirlerini "ikindi Üstü" kitabında topladı. Bu şiirlerde varlıklı, (IV)avcunda yaşama sevincini tutan bir gencin duyguları ön plandaydı. 1951'de de (V)Şiir Vapuru dergisini çıkardı.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

32. Şiirimizin Fransız şiiri yolunda gelişmeye başladığı Tanzimat'tan bu yana, şairleri bir ekole bağlamak alışkanlık hâline gelmiştir. Ancak bir şairi, farklı sanatsal özelliklerini göz ardı ederek sadece bir ekole bağlamaktan daha kötü yakıştırma olamaz. 1940'lardan sonra her şair, uzak etkilenmelerden söz edilse de kendi kimliğini buldukça bu tür nitelendirmeler azalmıştır. 40 şiirinin bugüne değin aşılamamış olması, o şiirin gerçekten yetkin bir donanım kazanmasıyla ilgilidir. Onun için farklı çevrelerden usta şairlerle gittikçe yeni boyutlar kazanan 40 şiiri kolay kolay aşılamamıştır şimdiye kadar.

Bu parçada altı çizili sözlerle anlatılmak istenenler arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Belli akımların içinde düşünme

B) Yerinde olmayan bir bakış açısıyla değerlendirme

C) Benzerlerinden farklılığını ortaya koyma

D) Kapsamı genişleme

E) Kalıcı yaklaşımlar sergileme

 

33. Sanat dünyasında ömrünü işine adamış, üretken kimi sanatçılar bir kenarda dururken kırk yılın başı tiyatroya giden, ucundan kıyısından bir roman okumuş yahut göz ucuyla birkaç resim incelemiş kimi sanatseverlerde gördüğüm şöyle bir durum var: Bu insanlar sanatın belirginleşmiş sınırlarıyla oynandığı en ufak bir hamlede, bu hamleyi sanat dünyasına yapılmış saldırı olarak algılayıp anlaşılması zor bir refleksle, hemen bir karşıt saf oluşturuyor. Sanatın, varlığını sağlam temellere dayandırabilmesi için yeniliğe ve dönüşüme her zaman açık olması gerektiğini göz ardı ediyorlar. Üstelik çoğunlukla, ellerinde böyle bir tepki oluşturacak yeterli görüş ya da birikim olmadan yapıyorlar bunu.

Bu parçada sözü edilen kişilerin;

I. Sanatın sorunlarına duyarsız olma

II. Yeniliklere karşı olma

III. Ön yargılara karşı çıkma

IV. Yeterli donanıma sahip olmadan görüş belirtme

tutum ve davranışlarından hangileri eleştirilmektedir?

A) I. ve III.   B) I. ve IV.   C) II. ve III.   D) II. ve IV.   E) III. ve IV.

 

34. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde ara söz öznenin açıklayıcısıdır?

A) Yapıtlarında toplumsal özlemler, düşler, hayal kırıklıkları öne çıkıyor.

B) Konuklar, uçağın kalkış saatine kadar, çevrede biraz daha dolaşmak istediklerini söylediler.

C) Bu yapıt, sanatçının ödüllü tek romanı, yazara pek çok yeni okur kazandırdı.

D) Bu gezide, şiirsel güzellikler sunan yere, Abant'a, gideceğiz.

E) Okul yıllarında yazdıklarını, lirik şiirlerini, bu yaz yayımlamayı düşünüyordu.

 

35. (I) Yaşar Kemal biçim ve içerik dengesini kurmuş yetkin bir yazardır. (II) Bu özelliğiyle o, dünya romancıları arasında önemli bir yere sahiptir. (III) O, insanı, bitkisi ve hayvanıyla doğayı, insan ilişkilerini konu edinmiştir. (IV) Güçlü bir dış gözlemcilikle gördüklerini yapıtlarında canlı bir biçimde aktarması başarısında etkili olmuştur. (V) Bu güçlü imge alanında dolaşarak doğayı, insanı ve yaşamı belirleyen her şeyi üstün anlatımıyla yeniden çarpıcı kılmıştır.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir beğeni dile getirilmemiştir?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

36. (I) Çocukken herkesi etkileyen hikâyeler vardır. (II) Robinson Crusoe da beni etkileyen hikâyelerden biriydi. (III) O özet kitabı bir çocuk klasiği olarak okumuştum. (IV) Başarılı romanı ise çok sonra okudum. (V) 18. yüzyılda Daniel Defoe, bu romanı yayımlatmak için önce kapı kapı gezmiş ve sonrasında roman çok ilgi görmüş.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, nesne bir söz öbeğinden oluşmaktadır.

B) II. cümlede, farklı türden adıllara yer verilmiştir.

C) III. cümlede, bir ad takımı, sıfat tarafından belirtilmiştir.

D) IV. cümlede, niteleme sıfatı vardır.

E) V. cümlede, yüklemler etken çatılıdır.

 

37. (I) Geleneksel öykü anlayışını aşan çok katmanlı bir yapısı var bu öykülerin. (II) Bu çok katmanlı ortamda, düşünce dünyamızın kalem değmemiş derin bölgelerine uzanıyor yazar. (III) Şiirselliğin beslediği büyüleyici bir söylemle acının, hüznün, sevginin duygu uçlarıyla dokuduğu bir gökkuşağının içine sokuyor okurlarını. (IV) Yazınsallığın sınırlarını zorlamadan okurlarını yaşamı güzelleştiren, renklendiren incelikler ölçüsünde körelten, zehirleyen çirkinliklerle de yüz yüze getiriyor. (V) Öykülerin, insanı sarıp sarmalayan dil kullanımı, onların okunurluk katsayısını yükseltiyor.

Öykülerden söz edilen bu parçadaki numaralanmış ; cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, anlam derinliği olduğu söyleniyor.

B) II. cümlede, daha önce ele alınmamış konulara değindiğinden söz ediliyor.

C) III. cümlede, okurlara duygusal bir atmosfer yaşattığı belirtiliyor.

D) IV. cümlede, okurların güzelduyusal anlatımın etkisinde kaldığından söz ediliyor.

E) V. cümlede, anlatım özelliğinin, okunmasına olumlu etki ettiği belirtiliyor.

 

38. Okurların en makbulü, sizin ifade etmek istediklerinizi hissedebilen, bunu kavrayabilendir, deriz. Oysa yazarın bile farkında olmadığı unsurlar bulup çıkaran okurlar da vardır. Yazarlar bazen kaygı duyar bundan çünkü metnin hakimiyeti ellerinden kayıp gitmekte ve metin, yazarını aşmaktadır. Okur, bilgi ağacının yasak meyvesine el uzatır sanki. Orada yazarın hükmü biter, okurun dünyası başlar. İşte benim sevdiğim okur tipi budur.

Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?

A) Sizin örnek okurunuz nasıl bir insandır?

B) Okurların yazarlarla ortak noktası nedir?

C) Yazarların tam anlaşıldığını düşünüyor musunuz?

D) Okurların yazarlara katkısı nedir?

E) Okurlar yayınevlerini ne kadar yönlendiriyor sizce?

 

39. (I) Yazar, son yapıtında kendi çocukluğundan da söz ediyor, bu yönüyle yapıt yazarın diğer romanlarından daha gerçekçi bir zemine oturuyor. (II) Sevecen kişiliği yapıtlarının üslubuna yansımış olmalı ki gönülden bir dil kullanıyor. (III) Yazar sadece kendi yaşamından ayrıntılara yer vermiyor, döneminde tanık olduğu olayları da anlatıyor; yapıt bu yönüyle araştırmacılara bir kaynak niteliği de taşıyor. (IV) Yazarın duygusal anlatımı, olayları bizzat yaşamanın verdiği coşku yapıtın değerini artırıyor. (V) Bu duygusallığıyla okuru yakalayarak günümüz gençlerine yaşamla ilgili uyarılarda bulunmayı da ihmal etmiyor.

Bir yazarın yapıtının ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, yapıtın içeriğiyle ilgili bir karşılaştırma yapılıyor.

B) II. cümlede, yapıtlarının içten bir anlatımının olduğu belirtiliyor.

C) III. cümlede, bir yargı gerekçesiyle birlikte veriliyor.

D) IV. cümlede, yapıtın niteliğiyle ilgili bir ön yargıda bulunuluyor.

E) V. cümlede, etkileyici bir anlatımla öğretici bir yaklaşım benimsediği söyleniyor.

 

40. Dostoyevski, Suç ve Ceza'da yer alan üç ana karakter hakkında şöyle demişti: "Raskolnikov benim toplumcu yönümü; Rumuzukin yardımsever yönümü; Sonya ise olmak istediğim masum yönümü yansıtmaktadır."

Bu cümlede Dostoyevski örneğiyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yazarların yapıtlarındaki farklı karakterlerde kendine ait özellikleri okura sunduğu

B) Yazarların, ideallerini roman kahramanlarının ağzından okura ilettiği

C) Her romanda idealize edilmiş tiplerin bulunduğu

D) Yazarların yazmaya başlarkenki beklentileriyle kitap bittikten sonra ortaya çıkanların farklı olduğu

E) Yazarların bir olayı kurgularken her zaman bilinçli hareket etmediği

 

CEVAP ANAHTARI

1-C  2-E  3-C  4-B  5-D  6-A  7-E  8-B  9-E  10-D  11-D  12-E  13-C  14-B  15-C  16-B  17-D  18-D  19-E  20-B  21-B  22-B  23-E  24-C  25-C  26-A  27-E  28-C  29-D  30-E  31-D  32-E  33-D  34-C  35-C  36-A  37-D  38-A  39-D  40-A

YGS Türkçe Deneme Sınavı-41 İndir!


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir