Mevlana Celaleddin Rumî (1207-1273) Horasan’ın Belh şehrinde 1207’de doğmuş, ailesiyle Anadolu’ya göç ederek Konya’ya yerleşmiş ve burada 1273’te vefat etmiştir. Edebî kişiliği Türk ve dünya edebiyatının önde gelen sanatçılarındandır. Tasavvuf düşüncesini halk zevkine uygun olarak hikâyeler yardımıyla anlatmaya çalışmıştır. Arapça, Farsça ve Rumca da bilen sanatçı, bu dillerle de şiirler söylemiş, devrin edebiyat dili Farsça olduğundan şiirlerini Farsça yazmıştır. Tasavvuf düşüncesini ilahî aşkla birleştirip şiir sanatıyla ölümsüz hâle getirmiştir. Şiiri, musiki ve sema sanatıyla birleştirmiştir. Din, dil, ırk ve mezhep farkı gözetmeksizin bütün insanlığa seslenmiş, insanı insan olduğu için sevmiştir. İnsan sevgisi, ilahî aşk eksenindeki dinî konuları kendine özgü bir anlayışla işlemiştir. Eserleri: Mesnevi, Divan-ı Kebîr, Mecalis-i Seb’a, Mektubat, Fihi Mafih Mesnevi Mevlana’nın Çelebi Hüsameddin’in isteği üzerine Farsça yazdığı mesnevisidir. 25 bin beyitlik eserde Mevlana, tasavvufi fikir ve düşüncelerini hikâyelerden hareketle anlatmıştır. Divan-ı Kebîr Mevlana’nın çeşitli konularda söylediği şiirlerin tamamı bu divanda yer almaktadır. Eserin dili Farsçadır, içinde az sayıda Arapça, Türkçe ve Rumca şiir de yer almaktadır. Mektubat Başta Selçuklu hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine öğüt vermek, kendisine sorulan dinî ve ilmî konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı 147 adet mektuptur. Fihi Mafih Mevlana’nın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana gelmiştir. Mecalis-i Seb’a Yedi Meclis anlamına gelen eser, Mevlana’nın yedi sohbetinin not edilmesinden meydana gelmiştir.
Edebiyat ödevimde çok işe yaradı hem kısa ve öz hem de akılda kalıcı; öğretmen anlatmamı istediğinde hiç zorlanmadan anlatabildim çok teşekkürler. Yanıtla