Medya Kirliliği ve Kul Hakkı Dünyayı tehdit eden birçok çevre kirliliğine bir de medya kirliliği eklendi. İnsanoğlu olur olmaz bilgi, fotoğraf, belge veya bir videoyu medya aracılığıyla yaymakta ve medya kirliliğine yol açmaktadır. Birçok video yayınının kendisi başlı başına bir sorun iken, bu videoların altında yapılan yorumlardaki bilgi kirliliği ve çirkin sözlerin çokluğu, ozon tabakasının yırtılması kadar önemli bir sorun haline geldi. Aydın, entelektüel, hoca, uzman, üstat ya da herhangi bir vatandaş; ne derseniz deyin, sağlamlarla çürükler birbirine karışmış durumdalar… Kendi egolarını tatmin etmekten midir yoksa birilerine şirin görünmek için midir bilinmez; genel kabul gören değerler üzerinden yapılan saldırıların mahiyeti iklime ve zamana göre değişiklik göstermektedir. Bir konuşmasında “A” şahsiyetini öven, başka bir konuşmasında tam aksini söyleyerek acımasızca eleştiren medyatik konuşmacının tutarsızlığına ne buyrulur? Bir başka konuşmacı da beslendiği kaynağa hitap ederken nabza göre şerbet verip genel kabulleri eleştiriyor, hakaret ediyor; dilinden akıttığı zehirle insanları domuz gribine yakalanmış gibi sarsıyor. Aynı konuşmacı başka bir kanalda veya ortamda konuşurken adeta bir bukalemuna dönüşerek tribünlere oynuyor, gülücükler atıyor, espriler yapıyor ve sempati toplamaya çalışıyor. Onu bu haliyle tanıyıp diğer yüzünü görme fırsatı bulamayan izleyici, bu konuşmacıya hayranlık duyabiliyor. Bazıları da var ki nerede olursa olsun tavizsiz hakaret ediyor; karşısında kardeşi, arkadaşı, anne veya babası varken birini dahi söyleyemeyeceği küfürleri sosyal medyada sorumsuzca kullanabiliyor. Bu kişilerin yetkili kurumlarca tespit edilip psikolojik tedaviden geçirilmesi ve söylemlerinde ısrarcı olmaları halinde cezai yaptırımlar uygulanması gerekiyor. Bu şahıslar hasta değilse doğal ortamda birini dahi söyleyemeyeceği küfürlerin onlarcasını sosyal medyada binlere hatta yüz binlere duyuracak şekilde neden sarf ederler. İnsanoğlu hangi topluluğa, hangi dine mensup olursa olsun, hiçbir din ve hiçbir topluluk çirkin söz söylemeyi, küfretmeyi, insanın ardından hakaret etmeyi telkin etmez. Nedense insanlığa önemli hizmetleri olan tarihî, dinî veya siyasî şahsiyetlerin arkasından küfrederek bir yerlere gelmeye çalışanlar, bu konularda yazdığı kitaplarla küplerini dolduranlar, sosyal medyada kanserojen madde gibi yayılmaktadır. Bu durumdan hoşnut olanlar ve yerlerini sağlamlaştıranlar erdemden, ahlaktan ve insanlıktan hiç bahsetmesinler. Birilerinin hakkını yemiş, varsa günahlarını hafifletmiş (!) olarak Allah’ın huzuruna çıkmak istemem. Bu yazıyı yazarken dahi birilerinin ardından dedikodu yapmış hissine kapılıyorum. Maksadım, yapıcı eleştiriye karşı çıkmak değil; sosyal medyayı hakaret vasıtası olarak kullanıp başkalarının haklarına yapılan saldırıların ahlaki, vicdani ve dini sonuçlarına dikkat çekmektir. Allah, kul hakkıyla huzuruna gelinmemesini istiyor. Bu arkadan konuşanlar, hakaret ettikleri şahsın sadece kendisine değil; yedi sülalesine de dil uzatıyorlar. Ya bu yaptıkları kul hakkı yemekten sayılmıyor ya da bu şahıslar Allah’tan hiç korkmuyorlar (!) Ahmet TOK Medya Kirliliği ve Kul Hakkı İndir! (Ahmet TOK)