Edebiyat ve Gerçeklik Konusu

Edebiyat;  duygu düşünce, hayal ve gözlemlerin dilin imkanları içinde sözlü veya yazılı olarak kurgulandığı    güzel bir sanat dalıdır.  Edebiyat beğenilerimize hitap eder. Edebi eser  benzerleri içinde özgün olmalıdır.  Edebi eserin kalıcılığı ona gönül verenlerin onu yaşatmasıyla mümkündür.

Edebiyatı   tanımlarken onun  hayal ve gözlemlerimizin de bir sonucu olabileceğinden  bahsetmiştik.  Bir  edebi eser  hayallere  dayandırılarak oluşturulmuşsa   o  eser için  “fantastik  eser“  ifadesini kullanırız.  Masalların,  fablların,  Harry  Potter ve Yüzüklerin Efendisi  gibi eserlerin gerçekliğinden bahsedemeyiz;  çünkü bu tür eserler  hayal ürünüdürler.

Başka bir edebi eser de gözlemlerden  veya  bilimsel  araştırmalardan yararlanılarak oluşturulmuşsa o eser için  gerçekçi bir eser tanımlaması yaparız. Bu gerçeklik  tarihi , sosyal,  siyasi veya doğal bir gerçekliğe dayanabilir.

Tarihi bir gerçekliğe dayandırılarak kurgulanan  romanları  ele alalım:  Kemal Tahir’in Devlet  Anası’na bakarak  “Osmanlı Devleti böyle kurulmuştur.”  deyip tarihi bilgilerimizi şekillendirirsek büyük hataya düşeriz. Devlet   Ana’nın  ardından Tarık Buğra’nın yazdığı ve yine Osmanlı Devletinin kuruluşunu anlatan Osmancık romanını okuduğumuzda  “ Osmanlı devleti yoksa böyle mi kurulmuştu?” çelişkisine düşeriz. Devlet Ana ve Osmancık romanları  tarihi bir belge değildir. Bu eserler için  tarihsel gerçekliğe dayandırılarak oluşturulmuş birer  edebi  gerçeklik ifadesini kullanabiliriz. Her iki yazar,  kendi  zihniyetlerinin süzgecinden geçirdiği tarihi,  sanatçı kişilikleriyle  kurgulayıp edebi bir gerçeklik ortaya çıkarmışlardır. Edebi eserler bu nedenle özneldir ve bu eserlerde ağırlıklı olarak sanatsal dil işlevi kullanılmıştır.

Gerçek tarihi,  tarih alanında faaliyet gösteren bilim adamlarının yazdığı öğretici metinlerden öğrenebiliriz. Çünkü bu eserler  nesneldir ve  belgelere dayalıdır.  Öğretici metinlerde ağırlıklı olarak göndergesel dil işlevine yer verilmiştir.

Bir dersimde öğrencilerimden beni anlatan bir kompozisyon  yazmalarını ;  bunu yaparken de başkalarının  hoşuna gitsin  diye  biraz allayıp pullamalarını    istedim. Bir süre sonra yazılanlardan bazıları okundu. Hepsi de birbirinden farklıydı. Oysa anlatılan kişi  sadece bendim ve doğal bir gerçekliktim. Öğrencilerimin yazdıkları  ise doğal gerçeklikten yola çıkılarak kurgulanmış birer  edebi gerçeklikti. Öğrencilerimin ifadelerindeki bireysel  farklılıklar da   onların üsluplarıydı.


1 Yorum Var: “Edebiyat ve Gerçeklik Konusu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir