Sohbet (Söyleşi)

Bir yazarın günlük olaylar arasından seçtiği bir konuyla ilgili kendine özgü görüş ve düşüncelerini fazla derinleştirmeden karşısındakilerle konuşuyormuş gibi anlattığı yazı türüne “sohbet (söyleşi)” denir. Bir diğer deyişle güncel bir konuda yazarın okuyucuyla konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir dille yazdığı, her türlü özentiden uzak yazılara sohbet denir. Bu yazı türünde yazar, ele aldığı konuyu derinlemesine incelemez, bilimsel bir ispatı da amaçlamaz. Yazarın amacı okuyucuyla samimi diyaloglar kurarak sadece düşüncelerini açıklamaktır. Bu yazılar genellikle gazete ve dergilerde yayınlanır. Hatta gazetelerde sohbet (söyleşi) adı altında bu tür yazıların kaleme alındığı köşelerde bulunabilir. Sohbet yazılarına eskiden “musahabe” denirdi.

Sohbetin özellikleri şunlardır:

  • Çoğunlukla, günlük konuların işlendiği sohbet yazılarında konuşma senli benli bir anlatım yolu seçilir.
  • Yazar deyimlerden, atasözlerinden, hatıralardan, halk fıkralarından, nüktelerden, özlü sözlerden çokça yararlanır.
  • Sohbet türü yazılarda herkesi ilgilendiren konular seçilir.
  • Cümleler, konuşma üslubundadır ve genellikle devriktir.
  • Yazar karşısında biri varmış gibi sorular sorar, cevaplar verir, düşüncelerini günlük konuşma dili içtenliği içerisinde açıklar.
  • Sohbetlerde konu uzatılmaz, fazla ayrıntıya girilmez, sadece konuya dikkat çekilir, anlatılanlar kanıtlanmaya çalışılmaz, anlatılanlara inanılması için bir gayret ortaya konmaz.
  • Amaç, okuyucuyu konu üzerinde düşünmeye davet etmektir.
  • Bu yazılar gazete ve dergilerde yayımlanabildiği gibi yazar bu yazıları ayrıca bir kitap olarak da basabilir.
  • Sohbet türünde makalede olduğu gibi giriş gelime ve sonuç bölümleri bulunur; ancak karşılıklı konuşma havası içinde yazılması ve açıklanan düşüncelerin ispatlanma gereği duyulmadan anlatılması yönünden makaleden ayrılır.
  • Yazar sohbet türünde genellikle kişisel düşüncelerini anlatır, bu yüzden de sohbet türü öznel bir anlatıma sahiptir.

Sohbetle İlgili Kavramlar

Sohbet: Dostça, arkadaşça konuşarak hoş bir vakit geçirme, söyleşi, yârenlik, hasbihâl.

Söyleşi: Arkadaşça, dostça karşılıklı konuşma, hasbihâl, sohbet anlamına gelirken bu kavramın edebiyattaki anlamı: Bir bilim veya sanat konusunu, konuşmayı andıran biçimde inceleyerek anlatan edebiyat türüdür.

Musahabe: Konuşma, görüşme, söyleşi.

Hoşsohbet: Güzel ve tatlı konuşan kimse.

Nükte: İnce anlamlı, düşündürücü ve şakalı söz, espri.

Nüktedan: Nükteli ve ince anlamlı konuşarak karşısındakini düşündüren kimse.

Türk Edebiyatında Sohbet

Sohbet türünün samimi havası ve bu türün okuyucuyla kurduğu sıcak iletişimden dolayı pek çok yazarımız bu yazı türünde örnekler vermiştir. Bu yazarlarımızdan bir kısmı ise bu yazılarını bir kitapta toplayarak yayınlamıştır. Türk edebiyatının önemli gazetecilerinden biri olan Ahmet Rasim bu yazarlarımızdan biridir. Sanatçının “Ramazan Sohbetleri” adlı eseri sohbet türündeki yazılarını topladığı bir eseridir. Bu türe ait eserler diğer düzyazı türleriyle birlikte Cumhuriyet döneminde gelişmiştir. Suut Kemal Yetkin’in “Edebiyat Söyleşileri”, Şevket Rado’nun “Eşref Saati”, Melih Cevdet Anday’ın Dilimiz Üzerine Söyleşiler, Nurullah Ataç’ın “Karalama Defteri” bu türde yazılmış yazıları içeren eserlerdir. Ayrıca Cenap Şahabettin, Refik Halit Karay, Hasan Ali Yücel, Attila İlhan gibi yazarlarımız da bu türde eserler vermişlerdir.

Sohbet – Deneme Farkı

  • Sohbette yazarın okuyucuyla konuşuyormuş gibi bir anlatımı vardır. Denemede ise yazarın kendi kendisiyle konuşuyormuş gibi bir anlatımı vardır.
  • Sohbette nüktelerden, halk söyleyişlerinden, fıkralardan yararlanılır. Sohbetin dili ve anlatımı yalındır. Denemede ise daha ciddî bir dil kullanılır.
  • Sohbette kısa ve yüzeysel bir anlatım vardır. Amaç, yazarın okuyucuyu kendi düşüncesine çekmesi veya kendi düşüncesi doğrultusunda düşünmesini sağlamasıdır. Denemede ise derinlemesine bir anlatım vardır ve okuyucuyu etkilemek, yönlendirmek gibi bir amaç güdülmez.

Sohbet Örneği

Şiir Nedir?

“Şiir nedir”? diye soruyorsunuz. Edebiyat yapmayı, büyük söz etmeyi sevenler için şiir ne değildir ki! Şiir bir çığlıktır, bir ilan-ı aşktır, sallanan bir yumruktur, bir umuttur, bir kurtuluştur vb… Kuşkusuz, bunların hepsi şiirde olabilir, fakat bunlar nesirde de olan şeylerdir. Şiirin ne olduğunu anlayabilmek için onu nesirden ayıran özellikleri aramak, onlar üzerinde durmak daha doğru olur sanıyorum. Düşüncemi bir örnekle açımlayayım: “Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz.” dizesini elbette duymuşsunuzdur. Şair ne demek istiyor? Gülüştüklerimiz hatıra geldikçe ağlarım. Bu bir nesir cümlesidir. Şair ne yapmış? Bu nesir cümlesinin her sözcüğünü değerlendirerek bu duyguyu son anlatımına kavuşturmuş.

Şair karşımızda olsa göreceğimiz manzara nedir? Bir adam ağlıyor. O halde dizenin ilk sözcüğü “ağlarım” olacak. Neden ağladığını merak etmez miyiz? Bu kez onu söylemek gerek. Bir şeyler hatırladığı için. Öyleyse, dizenin ikinci ve üçüncü sözcükleri “hatıra geldikçe” olacak. Peki neymiş acaba böyle hatırladıkça ağladığı şey? “Gülüştüklerimiz” diyor ve böylece her sözcük yerini alıyor ve bildiğimiz dize ortaya çıkıyor. “Şiir bir deyiştir, sözcüklerle güzel biçimleri kurmak sanatıdır” denilmesi bundandır. Şair de bu sanatı bilen adamdır.

Bu sanatın anlatım aracı dil ve gereci de sözcükler olduğuna göre, şiir yazmak isteyen adamın kullandığı dilin bütün kurallarını iyi bilmesi, sözcüklerini sınıf arkadaşları gibi yakından tanıması, hangi sözcüğün nerede ve nasıl kullanıldığı zaman kendisinden beklenen ödevi yerine getireceğini bilmesi gerektir. Şiir yalnız duymakla, parlak imgeler bulmakla değil, dil ve sözcükler konusundaki bu bilgilerle, bu sevgilerle, bu dikkatlerle yazılabilir. Şairden beklediğimiz işte bu davranıştır. Bundan sonrası yani yapıtının çapını belirleyecek şey şiir yaratma gücüdür. Şair ister sevgilinin servi boyundan, ister bir savaştan, ister mahallesinin yoksulluğundan, ister haksızlıktan söz etsin, kendi bileceği iştir, yeter ki her şeyden önce şiir yazdığını bir saniye hatırından çıkarmasın.

Baki Efendi, Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Ahmet Muhip, Orhan Veli aynı şeylerden söz etmezler, ama hepsine şair diyoruz; çünkü hepsi de şiirin şundan bundan söz etmek değil, güzel biçimler kurmak sanatı olduğuna inanmıştır. Böyle olduğuna göre, şiir toplum için mi, dâva için mi? diye düşünmeye yer yoktur. Şiir yazan adam kör ya da sağır değildir ki, çevresinde olup bitenleri görmesin, duymasın; elbette kendisine en çok dokunan şeylerden söz edecektir. Kunduracıdan ayakkabı beklediğimiz gibi şairden de şiir bekleyelim.

Nasıl ki kunduracı hem iskarpin, hem terlik, hem potin, hem çizme yaparsa, şair de gününe ve koşullarına göre ıstırap şiiri, aşk şiiri, isyan şiiri, ölüm şiiri, kurtuluş şiiri yazar. Bütün sorun, sanatçının yaratma gücüne karışmamaktır. Bir yıldan beri çıkmakta olan ‘Kaynak’ dergisini sevgi ve dikkatle izliyorum. Daha çok bıyıklan yeni terlemiş çocukların şiirlerini yayımlıyor. İçlerinde umut verici olanlar yok değil, fakat darılmazsanız söyleyeyim, (hem yalnız Kaynak’ta değil, başka sanat dergilerinde de görüyoruz bunu) yeni yetişenlerin çoğu şiiri ciddiye almamakta, onu nerdeyse günlük bir gönül eğlencesi saymaktadır. Sonra nasıl hepsi birbirine benziyor! Oysa on beş yıl önce Ahmet Muhip’in, Fazıl Hüsnü’nün, Ziya Osman’ın şiirleri hiç de birbirine benzemezdi. Çünkü üçünün de kişilikleri daha o zamandan belli olmuştu. Yeni yetişen arkadaşlardan, şiiri kendilerine aşk ve dert edinmelerini, şiirin gizlerini kendi kendilerine keşfetmeye çalışmalarını, kendilerinden önce gelmiş olan şairlerin ne yaptıklarını, şiire neler getirdiklerini, ne gibi güçlükleri nasıl yendiklerini öğrenmeye çaba göstermelerini ve şiirin sabır ve direnme işi olduğunu daima hatırlarında tutmalarını dilerim.

“Nurullah Ataç’ın yarattığı sözcüklerle şiir yazılabilir mi?” diyorsunuz. Yazılmaz tabii. Ama o sözcüklerden tutanları ile ilerde pekâlâ yazılabilir. Zaten bugün Nurullah Ataç’ın böyle bir şey söylediği yoktur. Konuşma dilinden ayrı bir şiir dili benim şiir anlayışıma göre olamaz. Bakın Melih Cevdet’in, Oktay Rifat’ın ve onlar gibilerin şiirlerine, hepsi sizin benim konuşurken kullandığımız sözcüklerle yazılmıştır. Bence, şiirde doğru yol da budur. Anamın, bacımın, kız kardeşimin kullandığı dipdiri, her hecesini etimde, canımda duyduğum sözcükler dururken sözlüklerde küflenmiş sözcüklerle şiir yazamam doğrusu.

Yeni yetişen arkadaşlara, Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, Ahmet Muhip, Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Cahit Külebi gibi işlerinin ehli olan şairleri örnek gösterebilirim, ama örneğin ikinci bir Muhip veya ikinci bir Melih olmak için değil, kendi kişiliklerini bulmak için; çünkü adlarını gelecek yüzyıllara ancak kişilikleriyle ulaştırabilirler.

Cahit Sıtkı TARANCI


284 Yorum Var: “Sohbet (Söyleşi)

    1. Şiir örneği biraz uzun mu olmuş sanki onun dışında çok güzel olmuş gayet faydalı ve işe yarar teşekkürler.

    1. Hiç de bile tam olmuş ve tam da anlatılar olması gerektiği gibi.

  1. Güzel özetlenmiş ama her yere çattığım gibi size de bi nüktede bulunayım. Hani bir söz vardır: “Bir musibet bin nasihatten daha iyidir.” Yani gözle görülen bir örnek, anlatılan bin örnekden daha iyidir diye. Siz de bu deneme ile sohbeti örnek metinlerle açıklasaydınız, konuyu anlamış değil kavramış, yutmuş olurduk ki ben biliyorum da diğer kişiler için söylüyorum bunları :)

    Alın size edebi olmayan kişisel bir eleştiri :)

    1. Çok teşekkür ederim, benim şahsi fikrimce çok iyi yazmışsınız ve benim işime de çok yaradı. Teşekkürler.

    2. Sohbet türünde kullanılan anlatım teknikleri nelerdir, buna da yer verseydiniz keşke. Hiçbir yerde bulamadım sorumun cevabını.

  2. Tek kelime ile berbat desem çok büyük bir hata etmiş olurum elleriniz dert görmesin.

  3. Gerçekten çok faydasını gördüm ellerinize sağlık yardımcı oldugunuz için teşekkürler.

  4. Benim de ödevim var ama ben kendim yazmalıyım, sizinkisi çok hoş olmuş keşke ben de sizin gibi yazabilseydim. Bu örneğimizi bizlere verdiğiniz için teşekkürler.

  5. Güzel özetlenmiş ve anlatılmış ancak örnek sayısı yeterli değil ama ona rağmen güzel.

  6. Sohbet deneme farkının ikinci özelliğinde yanlışlık var. Denemede nüktelerden, halk söyleyişlerinden, fıkralardan yararlanılır denileceğine sohbetten denmiş.

  7. Çok güzel olmuş, ben 6. sınıfa gidiyorum ama öğretmenimiz bize sınavda 20 puanlık kompozisyonda söyleşi yazdıracak çok işime yaradı sağolun.

  8. Örnek verseydiniz daha iyi olurdu. Böyle eksik olmuş. Kocaman adamsınız biraz empati kurun bunlar anlar mı anlamaz mı örnek verelim diye. Nerdeeee.

  9. Bence olmamış iki saattir örnek arıyorum, yazsaydılar keşke bunu internetten araştırıp 2 dakikada ben de yazarım deftere insan örneksiz yapar mı empati!

  10. Birazcık bilindik örnekler yayınlasanız kafamı kıracağım. Nerede kuytuda köşede bir şey var gidip onu yazıyorsunuz, bize Türk edebiyatından en iyi örnekleri (EŞREF SAAT, RAMAZAN SOHBETLERİ) verseniz…

  11. Eyvallah hocam sağolun elinize kolunuza sağlık ama bir harfi koymamışsınız, o da yukarıda bir yerde bulana 10.00 benden :D

  12. Biraz uzun olmuş ama işime çok yaradı. Çok teşekkürler sizin sayenizde Türkçe dersinden eksi almayacağım.

  13. Çok güzel olmuş. Çok sağ olun, sizin sayenizde Türkçe sınavından kompozisyondan tam puan aldım.

  14. Arkadaşlar bu gün TEOG var gitmeden bakayım dedim, hepinizden dua bekliyorum. Allah ilk önce benim sonra bütün TEOG’cu arkadaşlarımın yardımcısı olsun.

  15. Teşekkürler. Bu siteyi çok sevdim ve arkadaşlarıma da önerdim. Yalnız alttaki bayağı uzun, teşekkürler.

  16. Teşekkür ederiz. Etkili ve güzel bir anlatımla ne kadar oturduğunu görünce çok beğendik sizin sitenizi şiddetle tavsiye ediyor ve memnuniyetle kullanıyoruz. 11-Bilgisayar Ailesi Van/Gevaş

Can için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir