Köroğlu

Ünlü bir destana konu olmuş bir halk kahramanıdır. Bu isimde 16. yüzyılda yaşamış bir halk şairi de vardır. Ama tarihî kişiliği bilinemeyen asıl Köroğlu, 17. yüzyılda Bolu havalisinde yaşamış, sonradan ünü bütün Anadolu’ya yayılmıştır. Babası da Bolu Beyi tarafından gözlerine mil çektirilerek cezalandırıldığı için Köroğlu diye tanınmıştır. Zulme karşı ayaklanarak halkın hakkını koruması, onu destansı bir kahraman hâline getirmiştir.

Benden selam olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
 
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır
Köroğlu

8 Yorum Var: “Köroğlu

  1. Hayır, Koroğlu hakkında deyilenler yanlış fikirdir. Koroğlu on altıncı yüzyılda yaşamamışdır, on üçüncü yüzyılda yaşamışdır. Ben Koroğlunun kesin olarak kim olduğunu “Koroğlu sirri: efsaneden hakikate” adlı kitabımda açıklamışım. Bir çok sitelerde yayınlanmıştır. Bu efsane Cengizhanın Harezme hücumu devrinin hatırasıdır. Moğallardan korkub kaçmış Harezmşahı tutuklamak için Cengizhan serkerdeleri Subuday bahadırla Cebe noyonu gönderiyor. Ceyhun deryasını atların kuyruğundan tutarak geçen bu ceza destesi diger sahilde kuruya çıkarken halk sonralar deryadan çıkma atlar efsanesini yaratmıştır. Moğallar ceza destesine çambul diyorlardı. Çin savaşında sağ gözünü kaybetmiş Subudaya bu yüzden “Çambullu Koroğlu” demişler. Bu söz sonralar Çamlıbel diye kale bildirmişdir. Kırat ve Türata gelince, atlar koşarken yorulduklarında dinlenmelerine zaman kaybetmesinler diye Subuday emr etmişdi her asker ilave at götürsün. Bir at yorulunca digerine keçer ve boylece iki günlük yol bir günde gidilerdi. Bak bu ilave ata moğalca “Türat”, yani ilave, yedek at diyorlardı. Moğallar yaşadıkları çadırlarına “kır” diyorlardı, moğal atları küçük olduğu için o atlara Kırat, yani kırlarda yaşayanların atları diyorlardı ve sair. Subudayla Cebe ikice tümen askerle Ceyhun deryasını 1230-cu yıl 30 mayısta geçmişler, Koroğlu efsanesinin doğum tarihi budur. Deryadan çıktıktan sonra şahı kovalaya kovalaya tüm İrandan, İraktan,Güneyli-Kuzeyli Azerbaycandan geçmişler, hangı kalede bir gece,beş gece,on beş gece kalmışlarsa halk o kalelere Koroğlu kalesi demiştir. “Koroğlunun Ballıca seferi” tam real tarihi hadisedir, bu Çengizhanın Harezme hücumu zamanı Otrarın işğalidir. Otrarın hakimi tarihte Kair han olmuşdur, destanda ona Kara han diyorlar. Destanda Koroğlunun neresinden Karahanın kulakları dağılır, tarihte ise böyledir ki, o esir götürüldüyünde Çengizhan emr ediyor ki, altun eritilsin onun kulaklarına dökülsün. Koroğlunun adı da Ruşen olmamıştır. Ona Orta Asiya türkleri “Uruşan” demişler, cığatay türkcesiyle uruşan “Vuruşan” deməkdir. Sadece,”Uruşan” kelmesi zaman-zaman Ruşan,Ruşen olmuşdur. Türk kelmesi farsca “ışık” manasında Rovşan şekli almışdır. Mümkünse bu yazdıklarımı sitenizde veriniz. Sayqı ve sevgilerle Mirza Hacıyev. Azerbaycan.

  2. Şu ana kadar zaten birçok Köroğlu bulunmaktadır ama bizim bildiğimiz Köroğlu 17.yy’da yaşamış yiğit, kahraman bir kişidir. Asıl adı Ruşen’dir. Bolu Beyi’nin seyisliğini yapan babası cezalandırılarak gözlerine mil çekilmiştir. Köroğlu, Bolu beyine getirilen atı besler ve bir küheylan olduğunda da intikamını alır.

  3. Ve de birçok Köroğlu yoktur. Birçok Köroğlu destanı vardır. Köroğlu’nun kendisi ise bir tanedir: Cengiz Han’ın ünlü komutanı Çambullu Subuday Bahadır. Bu kesindir. Fakatlar ortaya çıktığında tüm tahminler, şüpheler ölür. “Biz böyle kabul etmiyoruz, öyle kabul ediyoruz.” başka şeydir, sadece inattır, ilimle, tarihle alakası yoktur.

  4. Bolu Beyi Anadolu’da, seyisliğini yapansa Orta Asya’da,Maveraünnehr’de,öyle mi? Destanda diyor: “Ceyhun deryasından bir at çıktı”. O çağlarda Sırderya’ya “Seyhun”, Amuderya’ya “Ceyhun” diyorlardı. Anadolu’da otluk yerler yokmuş da, seyisliğini yapan adam Bolu Beyi’nin atlarını nereden nereye, Sefeviler üzerinden Türküstan’a mı götürmüş otlatmağa, öyle mi? Orada Ceyhun deryasından bir at çıkmış, derya atı ve sonra Bolu Beyi’nin seyisliğini yapan adam atı oradan, Maveraünnehr’den, Türkmen çöllerinden, Horasan’dan, İran üzerinden getirmiş Bolu Beyi’ne, öyle mi? Yani nerede mantık? Biraz mantıklı olmak lazım.

  5. Destanı dizip koşan dedelerimiz bütün türk halklarının Köroğlu destanlarında bizlere önemli bir anahtar vermişler:bu,tüfek icatı meselesidir.Ben bu anahtarla Köroğlu izine düştüm ve sonunda onun hangı real tarihi adam olduğunu belli ettim.Tüfek on altıncı çağda icat edilmedi ki.On altıncı çağda Amerika hindularının bile tüfekleri varıydı Avrupalılar sayesinde.Osmanlı içindeki Köroğlu hindular kadar da olmadımı ki,tüfek görünce şaşırıb kalmasın,gözleri faltaşı gibi açılmasın on altıncı çağda?Arkadaşlar,tüfek 1259 yılında Çinin Çousian şehrinde (Anhoy vilayeti) icat olunmuştur.O zaman Çin moğal işğali altındaydı,büyük hakan Munke han idaresindeydi,bir tarafta Altın Ordu,bir tarafta da Hülakiler imparatorluğu,yani moğalların o zamankı dünyada tam hakimi-mutlak oldukları bir çağda icat olunmuştur tüfek.Bu yeni silahı görünce şaşıranlar o çağda şaşırmışlar ama,sonrakı nesiller için sıradan bir silah olmuş yani.İcattan üç yüz yıl sonra Köroğlu gibi meşhur savaşçının tüfek görünce hayretlenmesi ne derecede mantıklı olabilir yani?Hele bu da var ki Osmanlı ordusunda tüfekçi birlikler hele sultan Birinci Murat zamanından,1300-lü yıllardan,Birinci Kosovo,Çorlu savaşlarından varıydı.Kemal Paşazade o sultanın savaşını anlatarak diyor ki “Savaş kumaşı satıldı,topü-tüfek çatıldı,atü-adem biribirine katıldı”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir