Öne Çıkanlar

Servet, 1890 yılında İstanbul’da çıkarılan bir gazetedir. Servet-i Fünûn, önce 27 Mart 1891’den itibaren bu gazetenin haftalık edebî eki olarak çıkmaya başlar. Derginin idarecisi Recaizade Mahmut Ekrem’in Mekteb-i Mülkiye’den öğrencisi Ahmet İhsan Tokgöz’dür. Başlangıçta fen bilimlerine ağırlık veren Servet-i Fünûn dergisinde, kısmen edebî yazılar da yayımlanıyordu. Ancak Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet İhsan’la görüşerek dergiyi yenilik edebiyatının yayın organı yapmak istediğini bildirir. Şubat 1896’da bir başka öğrencisi Tevfik Fikret’i Ahmet İhsan’la tanıştırır. Bu görüşme sonucunda, Tevfik Fikret, 7 Şubat 1896’da çıkan 256. sayıdan itibaren Servet-i Fünûn dergisinin başına geçer. Böylece Servet-i Fünûn dergisi, Recaizade Mahmut Ekrem’in aracılığı ve öncülüğüyle, edebiyatta yenilik yanlısı şair ve yazarların yayın organı hâline gelir. Edebiyat tarihlerinde “Edebiyat-ı Cedîde” (veya bazı kaynaklarda Servet-i Fünûn) adıyla bilinen hareket de Tevfik Fikret’in derginin başına geçmesiyle başlar.

Fikret’in derginin idaresini ele almasından sonra, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Siret, İsmail Safa, Ali Ekrem, Celâl Sahir, Menemenlizade Mehmet Tahir, Ahmet Reşit (H. Nazım), Süleyman Nazif, Ahmet Şuayp, Hüseyin Suat, Hüseyin Cahit, Süleyman Nesip, Faik Âli, Ahmet Hikmet, Hüseyin Kâzım gibi şair ve yazarlar da Servet-i Fünûn dergisinin kadrosuna katıldılar.

Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin başta olmak üzere, Ali Ekrem, Hüseyin Siret, Hüseyin Suat, Celâl Sahir, Fâik Âli, İsmail Safa, Menemenlizade Mehmet Tahir, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip gibi şairler dergide şiirleriyle öne çıktı. Özellikle Cenap Şahabettin’in şiirlerinde kullandığı “sâat-ı semenfâm, ûd-ı mükevkeb, nây-ı zümürrüd” vb. yeni tamlama ve imgeler, tepkilere yol açtı. Ahmet Mithat, kullandıkları kapalı dil, alışılmadık tamlama ve imgelerden dolayı onları “Dekadanlar” başlıklı makalesinde şiddetle eleştirdi. Cenap buna “Dekadizm Nedir?” adlı yazısıyla karşılık verdi. Fikret de “Timsâl-i Cehâlet” başlıklı şiirle Ahmet Mithat’a hücum etti. Sonra Ahmet Mithat “Teslîm-i Hakîkat” adlı yazısıyla gençlerin yaptığı yenilikleri takdir ederek tartışmayı noktaladı.

Dergide şiirin yanı sıra, roman ve hikâye türünde eserlere de yer verildi; Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası, Halit Ziya’nın Maî ve Siyah, Aşk-ı Memnû ve Kırık Hayatlar, Mehmet Rauf’un Eylül, Hüseyin Cahit’in Hayal İçinde adlı romanları, Servet-i Fünûn’da tefrika edildi ve çeşitli hikâyeleri yayımlandı.

Servet-i Fünûn dergisinde, bu türler dışında edebiyatla ilgili makalelere ve eleştirilere de rastlanmaktadır. Başta Tevfik Fikret olmak üzere, Cenap Şahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf ve Ali Ekrem, bu dergide “Musahabe-i Edebiye” başlığı altında pek çok yazı kaleme almış, Ahmet Reşit, Ahmet Şuayp ve Hüseyin Cahit, batılı tarzda edebî eleştiri örnekleri vermiştir.

Servet-i Fünûn dergisindeki bu edebî faaliyet sonucunda, saydığımız yazar ve şairler, ortak bir duyuş ve söyleyiş tarzı etrafında, yeni bir edebiyat oluşturmuşlardır. İşte Servet-i Fünûn dergisinde 1896 yılından sonra şiir, roman, hikâye, mensur şiir ve eleştiri türünde verilen eserler sonucu oluşan bu edebî harekete Edebiyat-ı Cedîde adı verilir.