Öne Çıkanlar

Halk edebiyatında, bilhassa 17. yüzyıldan sonra bazı divan edebiyatı şekilleri de kullanılmış ve bunlara özel isimler verilmiştir. Hatta divan şiirinin mazmunlarını da kullanmışlardır. Bu durumun ortaya çıkmasında halk şairlerinin, aydınlar ve divan şairlerince hor görülmelerinin, değersiz ve güçsüz sayılmalarının etkisi de vardır. Halk şiirinin Divan şiirinden aldığı belli başlı nazım şekli gazeldir. Gazel şeklinde şiir söylemek Yunus Emre ile başlamıştır.

Yunus Emre, dört mısra hâlinde kabul edilmesi mümkün olan musammat (mısra ortaları da kafiyeli) gazel şeklini kullanmıştır. Böylece bir gazel-koşma kaynaşması ortaya çıkmıştır.

Ben dervişim diyene, bir ün edesim gelir
Seğirdüben sesine, varıp yetesim gelir
Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir
Varıp anın üstüne, evler yapasım gelir
 
Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam
İki kanat takmam, biraz uçasım gelir
Derviş Yunus bu sözü, eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir
Yunus Emre

17. yüzyılda Gevheri ve Âşık Ömer, aruz veznini, divan şiiri dilini ve nazım şekillerini büyük ölçüde kullanmışlardır. Bu bir gelenek hâlini almış ve XIX. asrın sonuna kadar devam etmiştir.

Saz şairleri aruz ölçüsüyle ‘selis, divan, semai ve kalenderi’ söylemişlerdir. Bunlar birbirlerinden vezinleri, makamları ve ahenkleri ile ayrılmaktadır. Bunlar genellikle dörtlüklerle söylenmiştir.

Divan örneği
Dilberâ gülşâne doğru gel dedim gelmem dedi
Bezm-i âşıkane doğru gel dedim gelmem dedi
Gel dedim gelmem dedi nedir muradı dilberin
Yürü bizden yâne doğru gel dedim gelmem dedi
 
Selis örneği
Benden özge sana yok âşık-ı âvâre güzel
Sûziş-i firkat ile yakma beni nâre güzel
Dün gece dide-i hunhâr ile ettik de nigâh
Ciğerim bâşına açtın yine bir yâre güzel
 
Kalenderi örneği
İçtin mi a cânım yine mestâne durursun
Gamzen gibi âşıklara bîgâne dumrsun
Kimden söz işittin ki celâ hakkına dâir
Böyle güzelim hâtırı vîrâne durursun