Öne Çıkanlar

Hanedanlıkların sarsılıp dağıldığı, iktidarların alt üst olduğu, savaşların, büyük ekonomik krizlerin kapıda beklediği bir çağda, savrulmuş, acı çeken, dibe vurmuş insanların masalcısıdır Panait İstrati. Politikanın ‘kurtarıcı’ misyonundan kuşku duymuş, bu dünyayı ister Mısır güneşinin altında ister Romanya karlarının donduruculuğunda olsun, bir tür ‘çilenin’, bireysel direnmenin sahnesi olarak sunmuştur. Onun eserlerinde savrulma ile arayış iç içe geçmiştir. Bu arayışta İstanbul’un yanı sıra, O dönemde Osmanlı topraklarında oldukları için kendi tarih ve kültürümüzden yansımalar taşıyan birçok Akdeniz kıyı kentinin ışıklı, sıcak kıyılarında dolaşmaların şiirini de buluruz.

Romanın Özeti:

Adrien Zograffi, ilk kez 1906’nın Aralık ayında, yirmi iki yaşındayken yaşadığı hayattan bıkarak ülkesinden ayrılır. İskenderiye’ye gitmek üzere Köstence Limanı’ndan vapura biner. Pasaportu yoktur. Bütün geçmişini geride bırakmış, her şeyi göze almıştır. Gemide Musa ile tanışır. Musa, kızı Sara’nın kaçtığı adamın peşindedir. İskenderiye’de Adrien ile Musa, Sara’yı birlikte ararlar. Onu sefalet içinde bulurlar. Sara iflas ettiklerini söyler. Dönüş için paraya ihtiyaçları vardır. Bir otelin badanasını yaparak çalışmaya başlarlar. O sırada Sara, sevgilisi Titel ile barışır. Titel onlara Kahire’de bar açacağını söyler. Birlikte Kahire’ye giderler. Adrien, orada bulduğu arkadaşı Mihail’den ilgi görmez. Çok geçmeden Titel’in gerçek yüzü ortaya çıkar.

İş ortağı diye tanıttığı adamın tek niyetinin Sara’yla birlikte olmak olduğu anlaşılır. Sara bunu öğrenince hastalanır. Adrien ile Musa aldıkları iş teklifi üzerine Beyrut’a gider ve orada çok para kazanırlar. Sara ile Titel de Beyrut’a gelir. Fakat bir süre sonra Musa ve Adrien, iş ortakları Klein’e paralarını kaptırır. Klein, bununla da kalmayıp Titel’i sınır dışı ettirir ve Sara ile nişanlanır.

Musa memleketine geri döner. Ancak bir süre sonra Sara’nın kötü yola düştüğünü öğrenir ve kahrından ölür. Şam’da tabelacılık yapmakta olan Adrien ise bir ara Sara’yı İskenderiye’de sefalet içinde görür. En sonunda ülkesine döner. Bu arada Balkan Savaşı yıllarında devrimci hareketlere karıştığı için tutuklanır. Serbest kaldığında Paris’e gider.