Edebiyat Öğretmeni

Divan Şiirinde Akımlar

Divan şiirinde akımların varlığından söz etmek oldukça güçtür. Çünkü Divan edebiyatının kendisi, dayandığı dinsel nitelikli dünya görüşü, kurallara bağlanmış şekli, yinelenen mazmunlarıyla başlı başına bir akımdır. Altı yüz yılı aşkın gelişim sürecinde, biçim yetkinliğine, söyleyiş ustalığına ulaşmış ozanların çevresinde ya da izinde kümelenmeler görülür yalnızca. Nazirecilik bunun en somut örneğidir. Edebiyat tarihlerinde rastlanan Baki okulu, Nedim okulu gibi nitelemeler bu açıdan değerlendirilmelidir. Toplum yapısını altüst edecek dönüşümlerin gerçekleşmeyişi ve dine dayalı dünya görüşünün egemenliği sanatta, gerek öz gerekse biçim açısından yeni oluşumları önler. Yeni gibi görünen arayışlar, eğilim düzeyini aşamadan, divan edebiyatının ilkeleri, başka deyişle kalıpları içinde döner durur.

Divan Edebiyatındaki başlıca akımlar şunlardır:

Sebk·i Hindi Akımı

Türkî-i Basit (Sade Türkçe/Mahallileşme) Akımı

Hikemi (Hakimane) Şiir

Tasavvuf Akımı

Hem bir felsefe, hem inanç sistemi, hem de yaşayış tarzı olan tasavvuf, 13. yüzyıldan beri Tekke, Divan ve Halk edebiyatlarının temel doğuş ve dünya görüşü olmuştur. Getirdiği inanç sistemi, felsefî dayanak, kavram, mazmun ve terimler bolluğu göz önüne alınırsa tasavvufun Türk sanat ve edebiyatında hakikî büyük ve sürekli, belki de biricik edebiyat akımı olduğu söylenebilir. Divan şiirinde tasavvuf akımının en önemli temsilcisi Mevlana Celaleddin-i Rumi‘dir. Bunun yanında Gülşehri de tasavvufla ilgilenmiştir.

Exit mobile version