YGS Türkçe Deneme Sınavı-39

1. Sanatçı, modern öykünün imkânlarıyla, kalıcı, bütün insanlığı ilgilendiren durumları başarılı bir biçimde işlerken hayata dokunuyor, yer yer bir öğretmen havasında mesajlar da taşıyan bir öykünün sağlam duvarlarını inşa ediyor.

Bu cümlede verilenler aşağıdakilerden hangisiyle ilişkilendirilemez?

A) Yetkinlik  

B) Didaktiklik

C) Evrensellik

D) Gerçekçilik

E) Yoğunluk

 

2. (I) Bir anlatının daha başlangıcında verilmesi gereken kararlar arasında, hangi kişi ağzından yazılacağı vardır. (II) Bazen anlatıcıyı belirleme konusunda yanlış bir karar verilebilir ancak bu yanlışlık kendini hemen belli eder. (III) Bu durumda anlatan kişi değiştirilir, metnin doğasına uygun bir anlatıcı seçilerek yola devam edilir. (IV) Diğer anlatım biçimlerine göre daha kolay olduğundan olsa gerek birinci kişi ağzından anlatım, günümüz yapıtlarında daha çok tercih edilmektedir. (V) Bunun yanı sıra çözülmesi gereken sorunları en çok olan, anlatım biçimidir. (VI) Yazarın, hikâye anlatmaktan çıkıp öykünün kişisi olarak kendini ve iç dünyasını anlatmaya başlaması bu anlatımın en büyük sorunlarından biridir.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

 

3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili belirteç, ötekilerden farklı türde bir sözcüğü belirtmiştir?

A) Bu yıl derslerine daha sıkı çalışıyordu.

B) Kütüphane görevlisi onu, biraz daha alçak sesle konuşur musunuz, diye uyardı.

C) Hastalığını atlatmış olmalı, bu sabah oldukça iyi görünüyordu.

D) Mantar aramak için köyden epey uzaklaşmıştık.

E) Konferansta en etkileyici konuşan kırk yaşlarında bir doktordu.

 

4. (I) Tanpınar, 1949'da yayımlanan Huzur romanıyla, şiirsel anlatımın doruklarına çıkmayı başarır. (II) Her biri kişilerinin adlarını taşıyan, farklı olay örgülerinin anlatıldığı dört bölümden meydana gelen yapıt, bir bakıma yazarın anılarıyla örtüşen bir romandır. (III) Yazar, romanın başkişileri Mümtaz'la Nuran'ın aşkı çerçevesinde sanat anlayışını, kültür birikimini ve hayat felsefesini işleme fırsatı bulmuştur. (IV) Tanpınar'ın yaşamından izler de taşıyan bu yapıt, kimilerine göre otobiyografik bir roman, kimilerine göre bir karakter romanıdır. (V) Edebiyatımızın bu ölümsüz yapıtı, sürükleyici, anlatımının okuru yüreğinden yakalamasıyla üzerinde konuşulması gereken bir romandır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yapıtın içeriğiyle ilgili bilgi verilmemiştir?

A) I. ve II.   B) I. ve V.   C) II. ve IV.   D) III. ve V.   E) IV. ve V. 

 

5. Eleştirmen, romanı bir sanat olarak görmüyor. Şiirin ve öykünün yanında, romanın sözünün edilemeyeceğini öne sürdüğü bir yazısında öykücü ve şairlerin gereksiz hiçbir ayrıntıya yer vermediğini ve dili bir altın gibi işlediklerini ısrarla vurguluyor. Romancıların ise romanın geniş yapısını bahane ederek romanlarını gerekli gereksiz ayrıntılarla doldurduklarını, dile neredeyse hiçbir önem vermeden, çalakalem yazdıklarını belirtiyor.

Bu parçaya göre eleştirmenin, romanı bir sanat saymamasında romancıların,

I. Ele aldığı konuyu bir süzgeçten geçirmeden yansıtmaları

II. Yapıtlarını sanat dışı amaçlarla kaleme almaları

III. Biçemlerine gereken önemi vermemeleri

IV. Sanatlarını geliştirecek bir emek sarf etmeden özensizce yazmaları

tutumlarından hangilerinin etkisi olmuştur?

A) Yalnız I   B) II. ve IV.   C) I. ve III.   D) I., II. ve III.   E) I., III. ve IV.

 

6. Eleştirmenler öykü yazarlarına her zaman öyküyü bırakarak romana geçmeleri konusunda baskı yapmıştır. Kuşkusuz bu biraz da öykünün küçümsenmesinden kaynaklanır. Bu baskıyı üzerinde en çok hisseden öykücülerin başında ise Edgar Allan Poe gelir. Öykünün neredeyse yazınsal bir tür olarak bile kabul edilmediği bir dönemde öyküler yazan sanatçı, yazılarında romanla öyküyü karşılaştırarak öyküye bir alan açmaya çalışmıştır. Poe gibi onlarca öykücünün sayesinde öykü, romanın baskısından kurtularak günümüze değin ulaşmıştır.

Bu parçadaki altı çizili sözden yola çıkılarak Edgar Allan Poe'nun öyküyle ilgili aşağıdakilerden hangisini amaçladığı söylenebilir?

A) Genç sanatçıları yönlendirerek öyküyü yazın dünyasında öne çıkarmayı

B) Daha önce işlenmemiş konulara ağırlık vermeyi

C) Öyküyü geniş kitlelere seslenecek bir yapıya kavuşturmayı

D) Öyküye yepyeni anlatım biçimleri kazandırmayı

E) Bir tür olarak varlığını sürdürmesini sağlamayı

 

7. Edebiyat yoluyla bir dilin işlenmesi o dilin anlatım imkânlarını artıracağı için edebî metinde dilin sınırları genişletilebildiği ölçüde genişletilmeli. Zorlanmayan, edebiyat metni üretilmeyen, edebiyat yapılmayan dil, gelişemediği gibi yok olmaya mahkûmdur. Dolayısıyla —-.

Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) edebiyat ürünleri, oluşturuldukları dilin sınırlarını aştığı ölçüde evrensele ulaşır

B) edebiyat ürünlerindeki dil herkesin anlayabileceği düzeyde olmalıdır

C) dil, edebiyat içinde gelişir ve varlığını devam ettirir

D) kültürler arası ilişkilerin dilin gelişmesinin yanında, bozulmasına yol açtığı da bilinen bir gerçektir

E) bir edebiyat ürününün yıllar sonra okunmasındaki en önemli özelliği, dilinin anlaşılır olmasıdır

 

8. Beyağaçlı çiftçiler tarafından yetiştirilen arpa, buğday ve mısır gibi ürünler, bölgenin hububat ihtiyacının önemli bir kısmını uzun yıllardır tek başına karşılıyor.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Ünlü daralması     

B) Ünlü düşmesi

C) Ünsüz yumuşaması          

D) Ünsüz türemesi

E) Ünsüz benzeşmesi

 

9. Her yazarın, yapıtlarını oluştururken farklı bir bakış açısı vardır. Kimileri çok iddialı sözler, düşünceler sunduğuna inandığı için okura, düşündüklerini yeniden ele alma olanağı vermez. Ben o yazarlardan biri değilim çünkü —- Bundan dolayı okurlara hazır cevaplar, kalıp düşünceler veren değil, sorular soran bir yazar olma amacındayım.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?

A) bu yazarların ele aldığı düşüncelerin tutarsız olduğunu düşünüyorum.

B) düşüncelerimi anlatmak değil, sanatsal bir haz duyurmaktır benim için önemli olan.

C) o yazarlar bireysel konulardan söz ettiklerinden yazın dünyasında eleştiriliyor.

D) yapıtlarımda okurları düşünceleri sorgulamaya çağırıyorum.

E) amacım kendi düşün evrenimi geliştirmek ve okurlara özgün düşünceler sunmaktır.

 

10. Her sanat eserinin geniş anlamıyla öze dönüş, kendini tanıma ve (I)kendi sınırlarının farkına varmada (yapabileceklerini anlamada) insana önemli açılımlar sunan bir yönü vardır. Bunu yaparken eser, türün gerektirdiği (II)zorunlulukları (nitelikleri) hiçbir zaman (III)göz ardı etmeden (önemsizmiş gibi görmeden), estetik ve sanatsal özellikleriyle (IV)ayakta kalmak (varlığını sürdürmek) durumundadır. Dolayısıyla sanat dalının kendine özgü bir yapısı ve doğası olduğu gerçeğini kabul etmemiz gerekiyor. Bunun yanında kültürün getirdiği özellikler, birikimler de ayrıca (V)göz önünde bulundurulması (dikkate alınması) gereken bir başka önemli konudur.

Bu parçada numaralanmış sözlerden hangisi ayraç içinde verilen anlamıyla uyuşmamaktadır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

11. Öykü kısa olduğu için galiba daha zor geliyor onlara. Her zaman kısa yazmak daha zordur zaten. Çünkü yazardan daha çok dikkat, özen ve çaba ister. Öykünün gerektirdiği ritim, yoğunluk, dil özeni yazara bu çabayı dayatır. Kendini kanıtlamış öykücülerin, öyküden kaçışlarının arkasında uzun zaman gerektirme, yeterince yoğunlaşamama, zora katlanamama var diye düşünüyorum. Ortaya konan eserlere bakılırsa romanın başka bir deyişle uzun yazmanın o gevşek, kolaycı yanının yetkin öykücüleri cezbettiğini söyleyebilirim. Ayrıca bu tutumun arkasında popüler olma ve çok satmanın da etkili olduğunu unutmamak gerekiyor.

Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık olarak söylenmiş olabilir?

A) Sizce usta öykücülerin roman yazmaya yönelmesindeki etkenler nelerdir?

B) Genç edebiyatçıların öykü yazmaya çok sıcak bakmamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

C) Günümüz yazarlarının daha çok, popüler romanlar yazmasını nasıl karşılıyorsunuz?

D) Edebiyat ortamındaki gelişmelere baktığınızda öykücülüğün geleceğini nasıl görüyorsunuz?

E) Roman yazmak için önce öykü yazmanın şart olduğu görüşüne katılıyor musunuz?

 

12. Şiir, akıp giden hayatın içinden elenmiş parçalardan, anlardan oluşur, çoğunlukla kişisel deneyimleri yansıtır. Bir anlık coşkunun, bir sesin, bir duygunun ürünüdür. Büyük bir tablodan çok, tek bir ayrıntının aktarımıdır. Yaşamdan cımbızla çekilen küçük bir kesitin örtük, imgesel bir yansımasıdır. Dışsal gerçekliğin tamamına bire bir denk düşmeyen bir film karesidir kısaca. Bütün bunlardan dolayı, şiirde, hayatın büyük bir bölümü dışarıda kalmak zorundadır.

Bu parçada şiirle ilgili olarak asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yapısından dolayı, yaşamı bütünüyle anlatmasının olanaksız olduğu

B) Gerçek yaşam üzerine temellendirilmesinin, etkileyiciliğini artırdığı

C) Diğer türlere oranla daha yoğun bir yapısının olduğu

D) Anlık bir ilhamın ürünü olduğu

E) Yaşamı, olumsuz yanlarını gizleyerek ele aldığı

 

13. Geçmişte bazı usta edebiyatçılar kendi yayınevlerini kurup yazarlıklarından fedakârlıkta bulundular. Söz gelimi Yaşar Nabi, Varlık yayınlarını kurmasa yazmaya devam edecekti, çok yetkin öyküler, şiirler yazacaktı belki ama edebiyatımız onlarca yetkin ve genç yazardan mahrum kalacaktı. Günümüzde de çoğu yetkin bir sanatçı olan yayıncılar için aynı şeyler söylenebilir. Onlar da tıpkı Yaşar Nabi gibi, o verimli zamanlarını yeni yapıtlar yazarak değil, genç yazarların yapıtlarını değerlendirerek, yeni kitapları yayına hazırlayarak geçiriyorlar. Çünkü onların tek amacı, yeni kalemleri edebiyat dünyasına katıp edebiyatın devamlılığını ve gelişimini sağlamaktır.

Bu parçadan sözü edilen yayıncılarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

A) Yazın yaşamlarının devamlılık taşımadığı

B) Edebiyatın gelişimi için özveride bulundukları

C) Genç yazarları kendi görüşleri doğrultusunda yönlendirdikleri

D) Yazarlıkta kendilerini yetersiz görüp yayıncılığa başladıkları

E) Edebiyatımızın geleceğiyle ilgili endişe duydukları

 

14. (I)Hititler Dönemi'nde elle oyularak şekillendirilen (II)Ortahisar Kalesi, tarih boyunca doğal bir (III)sığınak işlevi görmüş. 1470 yılında Fatih Sultan Mehmet'in talimatıyla Osmanlı topraklarına katılmış. Kalenin yakın çevresinin volkanik doğasını ve yumuşacık pembe beyaz vadilerini (IV)keşfetmenin yolu ise tabii ki bol bol yürümek. 1916 yılında kasabaya dönüşen Ortahisar'ın tarihi aslında çok daha önceye, (V)Eski Çağlara dek uzanıyor.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

15. Okumadan yazılamayacağı, yazma işiyle uğraşan herkeste artık yer etmiş bir düşünce. Ama nasıl bir okumadan söz ediyoruz? Okuduğumuz bir metnin bütün öğelerini tek tek analiz ederek metni tam olarak anlamamıza yarayan, doğru bir okuma biçiminden elbette. Önce teknik bir çalışma gibi görülebilir bu ama soyutlamayı ve eleştirel bakış açısını tam anlamıyla içselleştirdikten sonra, kendiliğinden, bir refleks biçiminde yapılmaya başlanır. Yazar adayının doğru bir okuma yapması ve bu okumalardan önemli bir birikim edinmesi çok önemlidir. Çünkü analitik bir okuma biçimi edinmemiş bir yazar adayının ileride yetkin bir yazar olması mümkün değildir.

Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Okumanın çözümleyici ve birikim kazandıran, nitelikli bir süreç olması gerektiği

B) Bir yazar adayının salt bilgiye dayalı metinleri okumasının daha doğru olduğu

C) Okumanın eleştirel bir nitelik taşıması gerektiği

D) Sürekli okumanın zamanla bir alışkanlık halini alacağı

E) Gerçek bir okumanın okurları düşünsel açıdan zenginleştireceği

 

16. (I) Eleştirmen, hiç kimsenin fark edemeyeceği güzellikleri arayıp bulur. (Bir saptama yapılıyor.) (II) Yapıtın karanlık yerlerine ışık tutar. (Yapıtla ilgili bilinmeyenleri ortaya koyduğu dile getiriliyor.) (III) Bunu yapabilmek için de incelediği kişi, eser ya da konuyla ilgili çok kapsamlı bir araştırma yapar, bilgiler toplar. (Bir gerekçe belirtiliyor.) (IV) Bundan dolayı eleştirmenlik fedakârlık isteyen, sabır isteyen, yorucu bir meslektir. (Bir yorumda bulunuluyor.) (V) Öyle ki, okuduğumuz birkaç sayfalık, küçücük bir eleştiri yazısı, günlerce, hatta haftalarca süren yoğun bir okuma ve çalışma sonrasında yazılmıştır. (IV. cümlede söylenenlerin sonucu dile getiriliyor.)

Eleştirmenin ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisiyle ilgili olarak ayraç içinde verilenler yanlıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

17. Bugün edebiyatımızda Sait Faik'in sanat düzeyine hiçbir öykücünün ulaşamamasının birçok nedeni var. En başta onun öyküsü o güne dek bilinen biçimlerden farklı bir nitelik taşır. Öyküye getirdiği yeniliklerle Türk öykücülüğünü dünya çapında bir başarı düzeyine ulaştırmıştır. Öykülerinde, yaşananları tüm doğallığıyla yansıtmıştır. En önemlisi, sıradan olanı olabildiğince sade ve basit bir dille anlatmıştır. Bu basitlik onu anlamda tekdüzeliğe itmemiş; birbirinden farklı zamanlarda, dolayısıyla bambaşka okurlarda değişik çağrışımlar uyandıran bir anlam dünyası kurmuştur. Elbette anlattıklarının hiçbir dönemde önemini kaybetmeyecek konular olması da onun bu başarısını perçinlemiştir.

Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Sait Faik'in başarılı olmasının gerekçelerinden biri değildir?

A) Öykülerini, okuru derinden etkileyen yoğun bir duygusallıkla örgülemesi

B) Öykülerinin farklı yorumlamalara olanak sağlayan yapısının olması

C) Gerçek yaşamı yapıtlarına içtenlikle yansıtması

D) Süsten arındırılmış bir anlatımının olması

E) Yapı bakımından özgün olması

 

18. —-. Çünkü her insanın duygu ve düşünce dünyası biricik ve kendine özgüdür. Bu insana "Şu kitabı okuyacaksın demek." onu sınırlandırmak, onu kendi iradesiyle, seçme ve beğenme gücüyle baş başa bırakmamak demektir. Söz gelimi kimi okura gerçekçi romanlar çekici gelirken kimine fantastik romanlar ya da romantik romanlar daha çekici gelebilir. Anlatılanların yaşama yakın olmasını isteyen okurlar, birinci grup romanları; düş ve duygu evreninin sınırlarını zorlamaktan hoşlanan okurlar da ikinci grup romanları tercih eder.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Kitap okumanın alışkanlık hâline gelmesi için okurların sürekli kitap okumaları gerekir

B) Çok kitabın yayımlandığı günümüzde bir okura nitelikli kitaplar konusunda yol göstermelidir eleştirmenler

C) Her okura kişiliği ve birikimi ölçüsünde okuyacağı yapıtı özgürce seçme olanağı verilmelidir

D) İnsanlar düşün evreninin gelişmesini istiyorlarsa kitap okumaya zaman ayırmalıdır

E) Okur bir kitabı okumadan önce o kitapla ilgili araştırmalar yapmalıdır

 

19. (I) Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu adlı yapıtı, belki ilk popüler romanımızdır, diyebiliriz. (II) Yazarı tarafından estetik bir gaye güdülmeksizin kaleme alınan, okurun fikrinden çok duygu ve heyecanlarını harekete geçirmeyi hedefleyen romanlar popüler roman olarak adlandırılmaktadır. (III) Yayımlandığı yıllarda da çok büyük bir ilgi görmüş ve geniş kitlelerce okunmuştur çünkü bu roman. (IV) Anadolu gerçekliğine bambaşka biçimde yaklaştığı için, o günden bugüne, neredeyse yüz yıldır da okunmayı sürdürüyor. (V) Ancak popüler ilgilerin dışında, bugün bu romanın, modern ve postmodern romana alışmış okurlarca okunabilirliğini yitirdiğini söyleyebiliriz.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

20. (I) Ünlü yazarın edebiyat dünyasına ilişkin ayrıntılı, özgün ve çarpıcı değerlendirmeler sunan bu yapıtındaki yazıların hepsi, kuşkusuz birbirinden önemli ve kıymetlidir. (II) Yazar; yaklaşımları, bulguları ve bakış açılarıyla sıradan araştırmacılardan ayrılıyor. (III) Yapıtında edebiyat dünyasındaki yönelişleri, yazarlar ve şairler üzerinden ele alıyor. (IV) Yazarın saptamaları daha önce hiçbir araştırmacının dile getirmediği önemli düşüncelerdir. (V) Bu yazıların okura ve ünlü yazarları tanımak isteyen herkese çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, yazıların değerli olduğu söyleniyor.

B) II. cümlede, araştırmacının yetkin olduğu söyleniyor.

C) III. cümlede, yapıtın içeriğiyle ilgili bir yorum yapılıyor.

D) IV. cümlede, yapıtın özgün görüşler içerdiği söyleniyor.

E) V. cümlede, yapıtın edebiyatla ilgili bilgilendirici nitelik taşıdığı anlatılıyor.

 

21. Dış dünyayı model alan her romanda doğası gereği bir mahkeme kurulur. Yazar bir yargıç gibi, yapıtındaki kişilerin geleceklerine yön verir; kimi zaman ödüllendirir onları, kimi zaman da cezalara çarptırır. Bu hak dağıtımı yazarın dünya görüşüne, kişisel karar ve seçimlerine bağlıdır. Birey ve toplum için iyi ve kötünün ne olduğu ya da hangi suçların hangi cezalara çarptırılması gerektiği hakkındaki yargıları, o yazarın zihinsel yapısının, yaşama bakışının bir dışavurumudur.

Bu parçada yazar düşüncelerini aktarırken özellikle aşağıdakilerin hangisinden yararlanmıştır?

A) Tanımlamaya başvurarak anlatımı geliştirme

B) Karşılaştırmalara yer verme

C) Örneklere yer vererek düşünceleri kanıtlamaya çalışma

D) Benzerlik ilgisi kurarak düşündüklerini somutlaştırma

E) Tanık göstererek savını kuvvetlendirme 

 

22. Bir yapıt değerlendirilirken yazarın söylemi eleştirmen tarafından derin bir incelemeden geçirilir ve yeniden anlamlandırılır. Bu süreçte eleştirmen bir yapıtı duyarlıklarından ve dünya görüşünden bağımsız ele almaz. Bu yüzden birçoğunda eleştirmenin, kendisi ve görüşleriyle ilgili "acaba" şeklinde şüpheci değerlendirmelerine şahit oluruz. Eleştiriyi eleştirmenin öznelliğinden kayıtsız bir disiplin işi olarak görmek boş bir beklentidir sadece. Aksi takdirde eleştiriyi dar bir alana sıkışmış, teknik özelliklere sahip bir yazı havasına sokmuş oluruz.

Aşağıdakilerden hangisi yazarın bu parçada savunduğu görüşle bağdaşmaz?

A) Çok yönlü bir bakış açısıyla yapıtları eleştirmeye çalışmak, eleştirmene hiçbir şey kazandırmaz.

B) Eleştirmen, yazılarına bakış açısını ister istemez yansıtır.

C) Eleştirmen eleştiriyi sadece biçimsel yapı olarak düşünmemelidir.

D) Eleştiri, eleştirmenin yapıta yönelik ayrıntılı bir yorumudur.

E) Eleştirmenin nesnel olmasını istemek eleştirinin doğasına aykırıdır.

 

23. Yapıtlarında kullandığı dile çok önem veren sanatçı, denemelerinde okurunu ne sadece söz oyunlarıyla ne de bir yığın kuru bilgiyle baş başa bırakır. O tartışır, aydınlatır, tezler öne sürer ve okurunu bir yerden alıp başka bir yere götürür, onu düşünsel olarak yükseltir. Denemeciliğinin bir başka özelliği de başkalarının bir kitapta anlatabildiği bir tezi ve konuyu, bir köşe yazısı sınırları içinde anlatabilmesidir. Kısa yazılarda geniş meseleleri çözebilen bir yazardır. O disiplinleri, denemenin ardında bir maya olarak kullanır. Okura bilgiyi doğrudan sunmaz, anlattıklarından yola çıkarak okurun yorum yapmasını ve yeni görüşler edinmesini amaçlar.

Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Anlatmak istediklerini özlü bir biçimde sunduğu

B) Anlatımının yetkin olmasını önemsediği

C) Okurlarının kültürel seviyesinin artmasına katkı sağladığı

D) Konuları dolaylı bir biçimde aktardığı

E) Yapıtını deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı

 

24. (I) Yazar, romanında Çanakkale'de savaşan askerlerin mektupları ve anılarıyla sürekli geçmişe dönüyor. (II) Bunun yanında romanda çeşitli bilgiler ve montaj tekniğini kullanarak romana yerleştirdiği metinlerle pek çok tarihî ayrıntıyı da veriyor. (III) Sanatçının yapıtında verdiği bilgilerin, tarihi gerçeklere uygun olup olmadığı sorgulanmalı. (IV) Yapıtın, savaşın ilk günlerini anlatan bölümlerinin tarihî gerçeklerle çelişmesi, onun objektif kaynaklardan yararlanmadığını düşündürmüyor değil. (V) Tarihî gerçeklerin keyfî yorumlarla ele alındığı böyle bir yapıtın "Tarihî Roman Ödülü" kazanması ne yazık ki eleştirmenlerin ve seçici kurulu oluşturan kişilerin ne denli yetersiz bir değerlendirme yaptığını akla getiriyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde bir çıkarım yapılmıştır?

A) I. ve II.   B) I. ve V.   C) II. ve IV.   D) III. ve V.   E) IV. ve V.

 

25. Günümüzde gazete, insanların dünyadan haberdar olabilecekleri, bununla birlikte edebiyatla, sanatla, sinema ve tiyatroyla ilgili haberlere ulaşacakları en etkili iletişim aracıdır.

Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?

A) Belirtisiz isim tamlaması  

B) Sıfat-fiil grubu

C) Ek eylemli yüklem

D) Belgisiz sıfat

E) Tamlayan eki almış sözcük

 

26. Edebiyat, kuşakları birbirine bağlayarak kesintisiz bir zincir oluşturur; eğer edebiyat olmasaydı, binlerce yıllık geçmiş ile bugün arasında kurulan köprülerin kaçı sağlam kalabilirdi ve halkaları kopmuş zincir bugün sahip olduğumuz kültürü nasıl taşıyabilirdi?

Bu cümlede edebiyatla ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bir ülkenin kültürünü yansıtan en önemli sanat türü olduğu

B) Ulusların kültürel birikiminin canlı kalmasında çok önemli bir rolünün olduğu

C) Çağlar boyunca değişmeden bugüne geldiği

D) Bir ulusu oluşturan insanların kendini ifade etme yollarından biri olduğu

E) Kuşaktan kuşağa yapısal ve anlamsal değişimlere uğradığı

 

27. Erguvan mevsimi (I) meraklıları için (II) duyarlı insanlar için (III) doğaseverler için özel bir mevsim. Japonlar nasıl yabani kirazların çiçek açmasını sabırsızlıkla bekler ve sonunda kiraz ağaçları açtığında bayram ederlerse (IV) İstanbulluların da kendi çiçek bayramlarını yeni açmış erguvanları (V) seyrederek yaşadıklarını baharda görebilirsiniz.

Bu parçada numaralanmış yerlerden hangilerine virgül (,) getirilemez?

A) I. ve II.   B) II. ve III.   C) II. ve IV.   D) III. ve V.   E) IV. ve V.

 

28. Parklarda büyük (I)çınarların altında oturan şehirliler, ağaçların en üst (II)dallarındaki (III)oyuklarda (IV)yuvalanmış bu (V)gürültücü ama güzel kuşları hayretle (VI)izliyorlar.

Bu cümlede numaralanmış sözcüklerden hangileri birden fazla yapım eki almıştır?

A) I. ve II.   B) II. ve VI.   C) III. ve IV.   D) IV. ve V.   E) V. ve VI.

 

29. Bu önemli müze binası, 5-10. yüzyıllar arasına tarihlenen kesme taştan bir bazilika imiş. Bina yerinden sökülmeseymiş bir baraj inşaatında sular altında kalacakmış. Bazilika yakınında bir de fantastik çağrışımlar uyandıran yeraltı oda mezarı varmış. Her iki yapıdan kalan kalıntılar, olduğu gibi getirilmiş ve müzedeki yerine yeniden inşa edilmiş. Zaman içinde zenginleşip büyüyen müze, günümüzde 52 hektar büyüklüğünde bir arazide birbirinden ilginç 70 yapı ve 8000 parça eşya içeriyor. Ziyaretçilerini tarihin dehlizlerinde benzersiz bir yolculuğa çıkaran eşyalar, evlerin içinde ve çevresinde kendi geleneksel konumlarında sergileniyor. Bu güzel evleri gezdikçe bizim Karadeniz geleneksel mimarisinin ve yaşam biçiminin izleriyle karşılaşıyorsunuz. Evlerin her biri etrafı çitle çevrili bir bahçenin içinde yer alıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?

A) Gözlem gücünden yararlanma

B) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtma

C) Açıklayıcı anlatıma başvurma

D) Sayısal verilerden yararlanma

E) I. kişili anlatımdan yararlanma

 

30. Edebiyatta, önemli olan yazarın kendi meselesini irdelerken yaşadıklarını içtenlikle yansıtmasıdır. Eğer yazılan metin bununla ilgili değilse ne yarına kalır ne de bugün bir şey ifade eder. Bizi ilgilendiren, evrensellik taşıyan kişisel deneyimlerimizdir. Genellemeler, analizler, düşünceler, önermeler değildir. Çünkü bunlar hem yapıtı didaktizm ile boğarak yapıtın sanatsallığını öldürür hem de o düşünceler zaman içinde değişir. Bu yüzden Don Kişot, Suç ve Ceza gibi, temel insanlık durumlarını belirli insanların üzerinden okura açan klasik yapıtları, her dönem farklı bir bakış açısıyla okuyabiliriz.

Bu parçaya göre Don Kişot, Suç ve Ceza gibi klasik yapıtların, her dönem okunmalarını sağlayan özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Mükemmel bir anlatımla ilgi çekici konulardan söz etmeleri

B) Yapıtlarında bilgiyi yapıtın dokusuna yedirerek ortaya koymaları

C) Yazıldıkları çağda tanık oldukları olayları tarafsız olarak aktarmaları

D) İnsanlığın değişmez yönlerini kişisel deneyimlerle zenginleştirerek doğal bir biçimde yansıtmaları

E) Okurların beklenti ve isteklerini göz önünde bulundurarak yazmaları

 

31. (I) Eskiden her bir mutfakta ve ocakta kahve değirmenleri vardı. (II) Pirinçten yapılmış bu aletler, el yordamıyla kahveleri öğütmeye yarardı. (III) Şimdilerde ise her bir köşeyi çok işlevli kahve makineleri sardı ve eskilerin kahve değirmenleri de ya antikacılarda ya da mutfakların arka raflarında kaldı. (IV) Oysa hangi makine, o küçük kahve değirmenlerinde öğütülen kahvelerin yerini tutabilir? (V) Eskilerce hatırlanan bu değirmenler önemli bir kültürel zenginliktir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümle, zarf tümleci, dolaylı tümleç, özne ve yüklemden oluşan olumlu bir cümledir.

B) II. cümle, birden fazla yan cümlesi olan kurallı bir cümledir.

C) III. cümle, içinde birden çok bağlaç bulunan bir ad cümlesidir.

D) IV. cümle, öznesi sıfat tamlaması olan sözde soru cümlesidir.

E) V. cümlede, bir ad hem niteleme hem belirtme sıfatı almıştır.

 

32. Aşağıdaki cümlelerden hangisinin öğeleri ayraç içinde sırasıyla doğru olarak verilmemiştir?

A) Kayseri Sultan Sazlığı, Türkiye'nin önemli milli parklarından birine ev sahipliği yapıyor. (Özne, dolaylı tümleç, yüklem)

B) Romalı tarihçi Strabon, Orta Anadolu'nun yüksek dağlarından biri olan Hasan Dağı'nın dört mevsim karlı olduğunu yazmış. (Özne, nesne, yüklem)

C) Bu adanın Manastır Mevkii'nde, görülmeye değer tarihi kalıntıların bulunduğunu aktarıyor gezi kitapları. (Dolaylı tümleç, nesne, yüklem, özne)

D) Deliçay üzerindeki doğal bendi aşmayı başaran balıklar, yumurtalarını sığ sulara bıraktıktan sonra göle dönüyor. (Özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, yüklem)

E) Her yıl farklı bir şairin davet edildiği İlyada okumaları etkinliği, sabahtan akşama kadar sürüyor. (Özne, zarf tümleci, yüklem)

 

33. İstanbul'da İsveçli bir diplomatın üniversitede verdiği konferansa katıldım. Diplomat konuşmasında İsveç'in sosyal devlet anlayışından ve onun toplumsal kazanımlarından söz etti. Konuşmadan sonra karşılaştığımda ona, Stockholm polisinde görevli "Martin Beck" adlı bir polis şefinin maceralarının anlatıldığı bir kitabı okuduğumu söyleyince adamın yüzü birden değişti ve öfkeyle karışık bir sesle bana "Hayır, hayır!" dedi, "İsveç toplumu çok değişti, Martin Beck'in dönemindeki gibi olumsuzluklar artık yok." Bir devlet görevlisinin, tamamıyla kurgu olan bir yapıtta anlatılan durumların artık yaşanmadığını, İsveç toplumunun bu olumsuzlukları geride bıraktığını söylemesi beni, edebiyatın yaşanmamış da olsa bir olayı ne denli inandırıcı anlatabileceği konusunda çok şaşırtmıştı.

Bu parçadan yazınsal yapıtlarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?

A) Yaşam gerçekleri, yapıtlara çoğu zaman olduğu gibi yansımaz.

B) Yazınsal ürünler, kurguya dayalı da olsa toplum tarafından gerçek yaşamın bir parçası gibi algılanabilir.

C) Polisiye roman kahramanları, toplumda karşılığı olmayan kişilerdir.

D) Düş ürünü romanlar, okurlar tarafından daha çok ilgi görür.

E) Toplumsal sorunlara yer veren yapıtlar her dönemde yazın dünyasında yer alacaktır.

 

34. (I)Kışın normal hava koşullarında (II)bir metrenin (III)altına düşmeyen kar tabakasıyla kaplı olan Sarıkamış, (IV)aralık sonundan nisan başına kadar kış sporları için (V)uygun olanaklar sağlıyor.

Bu parçada altı çizili sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A) I. sözcük, zaman belirtecidir.

B) II. sözcük, bir ad tamlamasının tamlayanını belirten bir sayı sıfatıdır.

C) III. sözcük, iyelik ve yönelme durum eki almış, basit bir isimdir.

D) IV. söz, ilgeç grubudur.

E) V. sözcük, eylemden isim yapım eki almış bir durum belirtecidir.

 

35. (I) Ben şiirde salt yenilik olsun diye zorlama söyleyişler ve imgeler oluşturmaktan yana değilim. (II) Çünkü şiirde yepyeni dize yapılarıyla üst düzey farklılıklar oluşturmak çok zor. (III) Benim bu düşüncem klasik biçimleri hiçbir yeniliğe gitmeden kullandığım anlamına gelmez. (IV) Ben biçim oyunlarına girmeden sözcüklerin çağrışımsal gücünden yararlanarak okura şimdiye kadar pek rastlamadığı zenginlikte bir içerik sunma düşüncesindeyim. (V) Benim bu şiir yaklaşımımın, yeni söyleyişler bulma, biçim oyunları yapma peşinde koşarken başarısız olup unutulan şairleri görünce ne denli yerinde olduğunu görüyorum.

Bir şairin şiiriyle ilgili düşüncelerini ele aldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, şiirde doğallığı benimsediğini dile getiriyor.

B) II. cümlede, şiirde daha önce denenmemiş çalışmalarla biçimsel özgünlüğü yakalamanın güç olduğunu söylüyor.

C) III. cümlede, şiiriyle ilgili yanlış anlaşılan bir durumdan söz ediyor.

D) IV. cümlede, okura yönelik amacından söz ediyor.

E) V. cümlede, düşüncesinde yanıltmadığını dile getiriyor.

 

36. Bir toplumun beğeni inceliği türkülerinden bellidir. Toplumsal varoluşunun kaynakları da türkülerde aranmalıdır. Türkülerle, atasözleriyle, deyimlerle ve mecaz kullanımlarla halklar düşüncelerini, duygularını sezgilerini, yaratıcılıklarını yaşar. Türkünün bunca erdemi var da kıymeti biliniyor mu? Taşının, toprağının, insanının doğasının, erdemlerinin kıymetini bilmeyen, türküsünün kıymetini bilir mi? Gözümüzün önündeki nice güzelliklerin ayrımında olmadığımız gibi türkülerimizin güzelliğine de gitgide uzak düşüyoruz.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?

A) Türkülerimizin öneminin ve değerinin yeterince bilinememesinden

B) İnsanların türkü yerine yabancı müziklere yönelmesinden

C) Türküler üzerine yeterince inceleme yapılmamasından

D) İnsanımıza kültürel değerlerine sahip çıkma konusunda eğitim verilmemesinden

E) Değişen toplum yapısı nedeniyle türkülerin öneminin kalmamasından

 

37. Yazar, öykülerinde çocukluk yaşantılarından besleniyor. Bunu yaparken yazı ile sürekli bir içsel didişme halindedir. Kullandığı her sözcükte, sözcük öbeğinde yazma eyleminin en uç noktalarına varıyor, yenilikler yapmak için her şeyi deniyor. Kimi zaman anlatımındaki bu arayışı sorgulamalara dönüşüyor kahramanlar aracılığıyla. Yazar aynı zamanda yazarlığını sorguluyor burada ve sözü kendi gerçeğine yönelterek "Ya sanatın gereğini yerine getireceksin ya da ondan uzak duracaksın." diyor.

Bu parçadan sözü edilen öykücüyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?

A) Yazarlığıyla ilgili öz eleştiri yaptığına

B) Anılarından yararlandığına

C) Yeni söyleyişler bulmak için arayış içinde olduğuna

D) Yapıtlarını yoğun bir çalışmayla yazdığına

E) Öyküdeki gelişmeleri yakından izlediğine

 

38. Onun romanlarını okumak, bir yolculuğa çıkmaktır, bu yolculukta istediğiniz bazı duraklara uğramanın yanında, hiç tahmin etmediğiniz duraklara da uğradığınızı görürsünüz.

Bu cümlede, söz konusu romanların hangi özelliği belirtilmek istenmiştir?

A) Yaşananları gerçekçi verme

B) Eleştirel bir bakışla oluşturulma

C) Öğreticiliği benimseme

D) Çok yönlü bakış açısı kazandırma

E) Sürpriz bir kurguya sahip olma

 

39. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim, ayraç içinde verilen açıklamasıyla uyuşmamaktadır?

A) Mavi boncuk dağıtmak (Birçok kişiye birden sevgi göstermek ve söz konusu kişileri, bu sevginin yalnız kendisine yönelik olduğuna inandırmak)

B) Sözünü esirgememek (Düşündüğünü, karşısındakini kıracak bir söz olsa bile söylemekten çekinmemek)

C) Renk vermemek (Duygularını, düşüncelerini veya başka bir durumunu belli etmemek, bir şeyi bildiği hâlde bilmez gibi görünmek)

D) Nabzına göre şerbet vermek (Birinin hoşuna gidecek, gururunu okşayacak yolda davranmak )

E) Meydanı boş bulmak (Yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek)

 

40. (I) Balıkesir sınırları içerisindeki Marmara Adaları'ndan biri olan Avşa, yaz aylarında rağbet görüyor. (II) 2 bin civarındaki yerleşik nüfus, yazın en yoğun döneminde -haziran ile eylül arasında-100 bini aşabiliyor. (III) Adanın konaklama ihtiyacını ağırlıklı olarak pansiyonlar karşılıyor. (IV) Daha çok yerli turistlerin ilgi gösterdiği ada ekonomik bir tatil seçeneği olarak görülüyor. (V) Yüzölçümü 20 kilometrekareyi aşan ada, uzun ve geniş kumsallarıyla göz dolduruyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, zarf tümleci vurgulanmıştır.

B) II. cümlede, ara söz bir öğenin açıklayıcısı olarak kullanılmıştır.

C) III. cümlede, bütün sözcükler ek almıştır.

D) IV. cümlenin yüklemi dönüşlülük eki almıştır.

E) V. cümlenin yüklemi birleşik eylemdir.

 

CEVAP ANAHTARI

1-E  2-C  3-D  4-B  5-E  6-E  7-C  8-D  9-D  10-B  11-A  12-A  13-B  14-E  15-A  16-E  17-A  18-C  19-B  20-C  21-D  22-A  23-E  24-E  25-D  26-B  27-E  28-D  29-E  30-D  31-C  32-C  33-B  34-E  35-C  36-A  37-E  38-E  39-E  40-D

YGS Türkçe Deneme Sınavı-39 İndir!


1 Yorum Var: “YGS Türkçe Deneme Sınavı-39

  1. Sorularının cevaplarının çoğu yanlış testlerde. 8.soruda ünlü daralması yok. Karşılıyor sözcüğünün kökü zaten karşı-. Keşke daha özenle hazırlansa.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir