YGS Türkçe Deneme Sınavı-36

1. Kirizma, toprağın derince işlenmesidir. Köylüler veya işin ustası çiftçiler, bu yolla alttaki toprağı kabartarak toprağın bol oksijen almasını, verimli olmasını sağlarlar. Bu bağlamda Yaşar Kemal'in Türkçeyi sürekli bir kirizmadan geçirdiğini söyleyebiliriz. Sözcük düzleminde olsun, tümce ve anlatım düzleminde olsun Türkçenin soluğunu genişletmiş bir büyük yazarımızdır o.

Bu parçada altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yerel söyleyiş özelliklerini dile kazandırdığı

B) Yazdıklarıyla dil bilincini pekiştirdiği

C) Yapıtlarıyla Türk edebiyatının tanınmasını sağladığı

D) Dilin anlatım gücünü artırdığı

E) Kendine özgü bir yazın dili oluşturduğu

 

2. Ünlü sanatçı, her ay yayınevinin Cağaloğlu'ndaki binasında düzenli olarak yapılan toplantıya bu defa gitmemişti.

Bu cümlenin öğeleri, aşağıdakilerin hangisinde sırasıyla doğru olarak verilmiştir?

A) Özne – zarf tümleci – nesne – yüklem

B) Özne – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem

C) Nesne – zarf tümleci – yüklem

D) Nesne – dolaylı tümleç – yüklem

E) Özne – zarf tümleci – dolaylı tümleç – zarf tümleci – yüklem

 

3. Bir yabancı dil öğrenmenin önemini vurgulamak üzere kullanılan "İki lisan iki insandır." diye bir söz vardır. Bu sözle, bir yabancı dil insana yeni bir dünyanın kapılarını açar, insanın yaşamını zenginleştirmesine yardımcı olur, denmek isteniyor olabilir. Beni asıl düşündüren, ikinci, üçüncü diller değil, birinci dil yani ana dil. Aritmetiğe vurulunca bir lisan bir insan ediyorsa ne kadar çok yarım, ne kadar çok küsuratlı insan var ülkemizde.

Bu parçada altı çizili sözle insanlarımızın hangi yönü vurgulanmak istenmiştir?

A) Yabancı bir dili öğrenmede zorlandığı

B) Dil eğitimi için yeterince zaman ayırmadığı

C) Ana dilini geliştirmek için bir çaba göstermediği

D) Dil öğrenimine yeterince istekli olmadığı

E) Kendi dilini doğru, eksiksiz kullanamadığı

 

4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözler aynı görevde değildir?

A) Başkalarının düşüncelerini önemseyen insanlar bunun yararını elbette görecektir.

B) Yazılarında bir duygudan yola çıkarak değişik çağrışımlara ulaşabilmektedir.

C) Geç başlayan yolculuğumuz tahminimizden erken bitti.

D) Kitap okumak için kendine zaman ayırır, zamanını okumaya göre düzenlerdi.

E) Çalıştığı birçok yerden, insanlarla çok iyi ilişkiler kurarak ayrılmıştı. 

 

5. (I) İnsanoğlu da diğer canlı ve cansız varlıklar gibi doğanın bir parçasıdır. (II) Ancak insanoğlunun binlerce yıl önceki yaşam tarzıyla şimdiki arasında büyük farklılıklar vardır. (III) Çünkü insan doğa karşısındaki zayıflıklarını ve karşılaştığı güçlükleri, fiziksel ve zihinsel araç ve gereçlerle büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. (IV) Bu anlamda insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik, doğada meydana getirdiği ve kültür diye adlandırılan her türlü birikimdir. (V) Kültürün temelinde insanların birbiriyle iletişim kurma ihtiyacı vardır. (VI) İnsanlar bu ihtiyaç sayesinde duygu ve tecrübelerini biriktirip aktarmayı başarabilmiş ve kültürün devamlılığı sağlanmıştır.

Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?

A) II.   B) III.   C) IV.   D) V.   E) VI.

 

6. (I) İçeri girdiğimde salonun tahmin ettiğimden daha büyük olduğunu gördüm. (II) Aradığım kitabı bulmak için hemen karşılıklı iki duvarı kaplayan kitap raflarına yöneldim. (III) Ansiklopediler ve ciltli kalın kitaplar kütüphaneye ciddi bir hava katıyordu. (IV) Ben ise bu kitapların hiçbirini önemsemeden sadece aradığım kitaba odaklanmıştım. (V) Raflarda bilgilendirici herhangi bir yazı olmadığından kitabı bulmak oldukça zordu.

Bu parçada numaralanmış cümlelerde yer alan altı çizili sözlerden hangisi atıldığında cümlenin anlamında bir daralma ya da bozulma olmaz?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

7. (I) Yazmak anlamında bugüne değin şiir türünde yoğunlaşmadım ama okur olarak şiiri hep ruhumda taşıdım. (II) Benim algı dünyamda şiir, hayatın akışı içinde bir rahatlamaydı. (III) Şairlerin en güzel şiirleri, hiçbir dönemimde beni yalnız bırakmadı. (IV) Bugüne değin duygu ve düşünce dünyamı güzelleştiren, derinleştiren, zenginleştiren, uykuda gördüğümüz rüya alemi gibi uçsuz bucaksız dünyaların kapısını bana aralayan şey hiç kuşkusuz şiirdir. (V) Ayrıca has bir şiir okuru olmak, bir şair olmak kadar önemli ve değerlidir benim için.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde bir somutlama yapılmıştır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

8. (I) Dile gelen her kelime her zaman istediğimiz hedefe yönelmez de birtakım duyguların batağına saplanır kalır. (II) Sözcükler bazen rotasını şaşırır ve kırgınlıkların, kızgınlıkların kapısına dayanır. (III) Halk arasında sıkça kullanılan "dilin kemiği yok" sözü de işte tam bu durum için kullanılabilir. (IV) Kimi zaman da farkında olmadan söyledikleriyle, yazdıklarıyla kendi ruh dünyasını ve çevresini yaralar insanoğlu. (V) İsyan kokan cümleler ve duymaktan pek de memnun olmayacağımız sözler söyler.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca aynı doğrultudadır?

A) I. ve II.   B) I. ve III.   C) II. ve IV.   D) III. ve V.   E) IV. ve V.

 

9. Genç sanatçının eleştirmenlere yönelik olumsuz tutumunda usta sanatçıların tavırlarından izler vardır.

Aşağıdaki cümlelerin hangisi yapıca bu cümleyle özdeştir?

A) Ders çalıştığında sessiz bir ortam olmasını isterdi.

B) İki kıtanın geçiş yeri olan İstanbul Boğazı, birçok sanat yapıtına ilham kaynağı olmuştur.

C) Romanda sözcük seçimindeki özen, hemen kendini hissettiriyor.

D) Televizyonda yayımlanan dizilerin önemli bir kısmı edebiyat yapıtlarından uyarlamadır.

E) Buradan dikkatli bakılırsa şehrin büyüleyici güzelliği fark edilecektir.

 

10. (I)Sanatçının amacı kendine özgü bir dil (II)aramak olmalıdır. Sanatçının dili onun kişiliğini (III)yansıtır. Kişilik nasıl aramakla (IV)bulunmazsa şiir dili de özenerek (V)oluşturulmuyor.

Bu parçadaki altı çizili sözcüklerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. sözcük, bir ad tamlamasının tamlayanıdır.

B) II. sözcük, bir adeylemdir.

C) III. sözcük, hem yapım hem çekim eki almıştır.

D) IV. sözcük, basit çekimli bir eylemdir.

E) V. sözcük, anlam kayması olan edilgen çatılı bir eylemdir.

 

11. (I) Modern Zamanlar, Charlie Chaplin'in en yetkin ve başarılı filmlerinden biridir. (II) Chaplin'in bir fabrika işçisini canlandırdığı bu film bir "modern zamanlar" eleştirisidir. (III) Filmin bütün güldürü öğeleri insanın üretim araçlarının içerisinde kendine yabancılaşması, bir üretim aracına indirgenmesi saptamasına dayanır. (IV) Chaplin'in devasa makinelerin çarklarının arasında kayboluşunun, çarkların oyuncağı hâline gelmesinin filmin en akılda kalıcı sahnelerinden biri olması çok ilgi çekicidir.(V) Bu durum belki de modern zamanlarda yaşayan bizlerin de sık sık aynı olgu içerisinde kaybolup gitmemizden kaynaklanmaktadır.

Modern Zamanlar adlı filmin anlatıldığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, bir beğeni dile getiriliyor.

B) II. cümlede, içeriği yönüyle eleştirildiği söyleniyor.

C) III. cümlede, güldürücü unsurlarının çıkış noktasından söz ediliyor.

D) IV. cümlede, etkileyici özelliklerinden söz ediliyor.

E) V. cümlede, bir önceki cümlede belirtilenin gerekçesine değiniliyor.

 

12. Bu roman, Çehov'un Üç Kız Kardeş oyununa nazire yaparcasına teatral özellikler taşıyan ve sinemaya da göz kırpan bir yapıttır. Temposunu sonuna kadar alçaltıp yükselterek, okurunu sıkmadan, günümüzde çok satılan romanların hilelerine de yüz vermeden iyi bir roman olmayı başarıyor. Bunda en büyük pay, karmaşık gibi görünen bir hikâyenin parçalarını başarılı bir şekilde bir araya getiren yazarındır. Acı yüklü hikâyeyi ironiyle dengeleyerek okurun kitapta anlatılan olayla arasına bir mesafe koymamasını sağlıyor.

Bu parçada sözü edilen yapıtla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) İçeriğinin ustaca kurgulandığı

B) Mizahla hüznün bir arada verildiği

C) Çok satılan romanlardan esintiler taşıdığı

D) Olayın gelişimi kontrol edilerek okurun yapıttan soğumasının engellendiği

E) Gösteri sanatlarının anlatım olanaklarını içerdiği

           

13. (I) Yabancı tarihçilerin bizim tarihçilerimize göre tarihimizi daha iyi bilmedikleri ama daha iyi anlattıkları söylenebilir. (II) Bizim tarihçilerimiz her nedense çalışmalarında anlatıma gereken önemi vermezler. (III) Baskın bir akademik dil, uzun ve karışık cümlelerle okuru büyük bir zahmete sokarlar. (IV) Bugüne kadar yapılan tarih okumalarında birkaç istisna dışında bu genelleme tutar ve bu durum açıkçası üzüntü vericidir. (V) İş her ne kadar çeviri üzerinden ilerlese de yabancı akademisyenlerin dili kullanmadaki hünerleri, bizim okurumuzda kendi tarihine karşı bir ilgiyi de uyandırıyor aslında.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

A) I. cümlede, biçemle ilgili bir kıyaslama yapılıyor.

B) II. cümlede, olumsuz bir değerlendirme yapılıyor.

C) III. cümlede, yerli tarihçilerin anlatımlarıyla okuru yorduğundan söz ediliyor.

D) IV. cümlede, genelleme yapmanın oluşturduğu sakıncalara değiniliyor.

E) V. cümlede, her şeye rağmen oluşan olumlu bir durumdan söz ediliyor.

           

14. (I) Yazarın parlak ve şiirsel bir dili olmasına rağmen eser okuru sürükleyen akıcı bir anlatıma sahip değil. (II) Kitabın tamamı dikkate alındığında yazarın da böyle bir derdi olmadığı açıkça görülüyor. (III) Her okurun bir romandan asgari düzeyde beklediği olay bağlantıları daha en başından ihmal edildiği için, düşünce düzeyinde etkileyici ama bir roman olarak sorunlu bir yapıt karşımıza çıkıyor. (IV) Anlatıcı birkaç paragraf boyunca bir olaydan söz ettikten sonra, anlattığı olayı bırakıp sayfalar boyunca süren bir iç çatışmaya odaklanıyor. (V) Çatışma bitince de ne yarıda kesilen olaya geri dönmek gibi bir dert taşıyor ne de yeni anlatacağı olaya ilişkin bir ön hazırlığa niyetleniyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde yapıt ya da yazarla ilgili hem olumlu hem de olumsuz bir eleştiriye yer verilmiştir?

A) I. ve II.   B) I. ve III.   C) II. ve V.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V. 

 

15. (I) Kemal Tahir, ateşli tartışmalara neden olmuş, yapıtları kimilerince çok övülmüş, kimilerince çok yerilmiş bir romancıdır. (II) Onun Türk toplumunun Batıdakinden farklı, kendine özgü bir romanı olması gerektiği inancı, kendisinin tarihsel, toplumsal ve ekonomik sorunlarla ilgili tezlerinden ayrı düşünülemez. (III) Yapılan tartışmalar romanlarının değeri üzerindeki bir anlaşmazlıktan çok, yazarın ideolojik platformda aldığı tavırdan kaynaklanıyor. (IV) Kemal Tahir'in Türk tarihi üzerine yaptığı araştırmalardan çıkardığı sonuçları roman yoluyla duyurmak istediği düşünülürse ortaya çıkan bu durum doğal karşılanacaktır. (V) Sonuçta Kemal Tahir'in görüşlerine katılanlar romancılığını överken görüşlerine katılmayanlar romancılığında övülecek bir şey bulamamışlardır.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

16. Daktilo, çocukluğumun büyülü nesnesiydi. Babam yazmaya başladığında dört nala koşmaya başlardı atlar yelelerini savurarak. Mürekkepli şerit ilerledikçe merdaneye sıkıştırılan kâğıttaki nal izleri harflere dönüşür, babamın parmakları arasındaki dizginler yazı bitene kadar esrarlı bir diyarın rüzgârıyla titrerdi. Kabartma harflerin şeride her çarpışında yerinden oynardı yüreğim. Tuşlara vuruşun kuvvetine göre koyu ya da silik gölgeler düşerdi perdeye. Şaryonun raylarında bir kara tren görürdüm dumanlar çıkaran. Vagonları harflerle doluydu ve her istasyona birkaç cümle bırakmadan ayrılmazdı. Satır sonlarını beklemenin heyecanını anlatamam. Kaç satır arası vermek istiyorsa o kadar döndürürdü merdaneyi babam. Bu gördüklerime bayılırdım.

Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Mecazlı söyleyişlere yer verilmiştir.

B) Düşsel öğeler kullanılmıştır.

C) İşitsel öğelerden yararlanılmıştır.

D) İzlenimsel betimlemelere başvurulmuştur.

E) Devrik cümlelerle tekdüzelikten uzak bir anlatım kullanılmıştır.

 

17. Evet ,(I) şunu iyi anladım: Şiir ,(II) sözcüklerin arasında anlayamadığımız ,(III) birden anlamlarını kavrayamadığımız ,(IV) ilk etapta yorumlayamadığımız imajlar bulundurur. Biz ,(V) bu yalçın kayaların altta bir ana karaya bağlandığını ,(VI) şiirin yaşamla ilişkili olduğunu ,(VII) göremediğimiz birtakım yaşamların devamı niteliği taşıdığını ,(VIII) yaşamdan bir kesiti ele aldığını zaman içinde kestirebiliriz.

Bu parçada numaralanmış virgüllerden hangileri, işlev bakımından birbirinden farklı kullanılmıştır?

A) I. ve II.   B) II. ve V.   C) III. ve IV.   D) VI. ve VII.   E) VII. ve VIII.

  

18. Geçen hafta, bizleri edebiyatın sınırsız dünyasıyla tanıştıran, yazmakla okumanın ne anlama geldiğini anlamamızı sağlayan ve her dersinde zevkli dakikalar geçirdiğimiz lisedeki edebiyat öğretmenimle karşılaştım.

Bu cümlede aşağıda verilenlerden hangisi yoktur?

A) Belgisiz sıfat        

B) İlgi zamiri

C) Sıfat-fiil    

D) İlgeç

E) Türemiş isim

 

19. I. Çocuğun gelişme düzeyine uygun konular işlenmeli, dili yalın, kavramlar anlaşılabilir olmalıdır.

II. Verilmek istenen doğrudan değil, çocuğun keşfetmesini sağlayacak biçimde sunulmalıdır.

III. Konunun işlenişi bilimsel verilere ve insanlık değerlerine uygun olmalıdır.

IV. Konular ilgi çekici biçimde sunulmalı, eğlendirici, öğretici ve düşündürücü olmalıdır.

V. Çocuğu araştırmaya yönlendirerek onun bilgiye aracısız, kendi kendine uğraşarak ulaşmasına olanak verilmelidir.

Çocuk kitapları hakkında bilgi veren yukarıdaki cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I. ve III.   B) I. ve IV.   C) II. ve V.   D) III. ve IV.   E) IV. ve V. 

 

20. Okur milletinin pek çoğu sizi kendisinin etkin olduğu sınırlandırılmış bir mekâna hapsetmeye kalkar. Hep istediği şeyleri yazmanızı bekler sizden. Sadece kendisinin yazarı olmanızı ister ki bu, bütün bütün nefessiz kalıp ölmeye yatmaktır bir yazar için. Keyifle okuyoruz diyen her okura inanıp kendinizi onların keyfini artırmaya adarsanız yalnızca bir tip okurun —- olursunuz.

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdaki deyimlerden hangisi getirilmelidir?

A) aklını karıştırmış

B) dümen suyuna girmiş

C) dilini bağlamış

D) işini sağlama almış

E) ağzına sakız olmuş

 

21. (I)Hopa Kaymakamlığından belgeyi alıyoruz ve Gürcistan'a adım atıyoruz. Yollarda sıra sıra dizilmiş (II)Gürcü dolmuşçuları görüyoruz. (III)Sarp'tan Tiflis'e yaklaşık (IV)450 kilometrelik dolmuş yolculuğunu öneriyorlar turistlere. Yolda birçok yerde (V)Türk Lirası'nı dönüştüren ofisler var.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerin hangisinde bir yazım yanlışı vardır?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

22. Aşağıdaki cümlelerden hangisi ayraç içinde verilen sözle uyuşmamaktadır?

A) Yaşanan zamanın etkisinden olsa gerek farklı yerlerde yetişen bu genç sanatçıların yaşamı algılayışı ve yapıtlarına yansıtma biçimi aynıydı. (anlayış birliği)

B) Her yazarın bir önceki kitabında tutturduğu düzeyin üzerinde bir performans göstermek için çalışması gerekmektedir. (gayret etme)

C) Romancı hayal eder, kurmaca karakterler oluşturur ve sözün gücüyle insanı anlatır, önemli olan yazınsal bir dil kullanmaktır. (kalıcılığa ulaşma)

D) Sanatçının sıradan konuları ele alan romanları, günlük konuşma diline dayanan şiirsel anlatımıyla dikkatleri çeker. (biçeme yaslanma)

E) Yazar, son kitabını ince eleyip sık dokuyarak görünenlerin altındaki gerçeği gözler önüne sermek adına, yazdıklarını defalarca kontrol ettiğini söylemektedir. (titizlik gösterme)

 

23. Kime diyebiliriz olgun insan? Böyle bir insanın ilk niteliği duygu ve düşünce evreni arasında tam ve sağlıklı bir (I)denge kurmuş olmasıdır. (II)Tek yönlülükten kurtulmuş bir insandır o. Kendini başkalarıyla (III)özdeşleştiren, (IV)empati yeteneği gelişmiş bir kişidir. Kişiliğimizin bu niteliklerle (V)zenginleşmesi yetişme koşullarımıza bağlıdır elbette.

Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?

A) I. söz, iki farklı durum arasında uyum sağlamak

B) II. söz, belli kalıpların dünyasına hapsolmak

C) III. söz, başkalarıyla aynı yolu takip etmek

D) IV. söz, kendini duygu ve düşüncede bir başkasının yerine koymak

E) V. söz, yeni ve farklı yönler kazanmak

 

24. "Ansiklopedi öldü, artık o koskoca ciltlerin arasında kim bilgi arar ki!" diyor bazıları. Artık herkes farklı bir bilgilenme yöntemi seçiyor; evlerde kitapların sembolü olan, kütüphanelere kokusunu veren ansiklopediler azaldı. Ansiklopedi yayımlayan yayınevleri de vazgeçiyor ondan yavaş yavaş. Ama İnternet dediğimiz şey de koskoca bir ansiklopedi değil midir? Gerçekten her başı sıkışanın başvurduğu bir havuzdur İnternet; yalanı bol, muzip, güvenilmez, kitap kokusu taşımayan bir bilgedir. Bazıları İnternet'i bir ansiklopedi gibi görse de basılı kitapların yeri bir başkadır bilgi avcılarının gözünde. Ansiklopedi kendi alanıyla ilgili güvenli, sağlam ve asil bilgiye işaret eder. Biraz araştırırsanız çevrenizde iflah olmaz ansiklopedi okuyucuları bulabilirsiniz.

Bu parçada ansiklopediyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Günümüzde daha az basıldığına

B) Zamanla insanların ilgisini yitirdiğine

C) İnternetin de insanlara bilgi veren bir özellik taşımasıyla benzerlik gösterdiğine

D) Belli bir kesim tarafından vazgeçilmez olarak görüldüğüne

E) Araştırmalarda en çok başvurulan kaynak olduğuna

 

25. Türk edebiyatının başka dillere çevrilmesinde pek çok sorun var. Ünlü bir romancımızın çevirmeni, Türkçe çeviri yapmanın zorlukları hakkında bakın ne diyor: "Teknik olarak elbette fiilin cümlenin sonunda yer alması gibi bir sorun var. İngilizce çalışan beyin, fiili cümlenin sonunda görmeyi beklemez ve görürse aklı karışır. Ayrıca İngiliz aklı pasif bir anlatıcıyı da sevmez ve İngilizcede iyi de durmaz. Türkçe fiiller bu anlamda çok daha ayrıntılı bir yapı ve daha fazla zaman içeriyor. Ama yaptığınız işin önemine inanırsanız bütün teknik sorunların üstesinden gelirsiniz."

Bu parçaya göre Türkçeden İngilizceye çeviri yapan birinin;

I. Bir kelimenin birden fazla anlama gelmesi,

II. Cümle yapısının farklı olması,

III. Kültürel farklılıkların olması,

IV. Fiil kiplerinin fazla olması,

sorunlarından hangileriyle karşılaşması beklenebilir?

A) I. ve II.   B) I. ve III.   C) II. ve III.   D) II. ve IV.   E) III. ve IV.

 

26. —-. Her birinde bir hatıranın gizlendiği fotoğrafları, el yazıları, giysileri, yazı masası, saati oracıkta sizi bekler durur. Yürüdüğü merdivenlerden usulca çıkmak, baktığı pencereden aynı gökyüzünü seyretmek, duyduğu seslerden aynı tadı yakalamak… Yazar, evin bir köşesinden çıkıp "Ey okur, ben buradayım !"diye seslenecektir sanki.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Eskilerden kalma defterleriniz, kitaplarınız, fotoğraflarınız sizi alıp farklı dünyalara götürür

B) Sevdiği bir yazarın yaşadığı mekânı dolaşmak bir okur için, büyülü dünyaya kapı aralamak gibidir

C) Mekânlar, barındırdıkları hatıralarla anıların üstünü örten toz bulutu gibidir

D) Bir edebiyatçıyı anlamak adına onun hayata bakışını, duyuş ve düşünüşlerini bilmek gerekir

E) Sanat dünyasının kimi gösterişli yazarlarını yakından tanımak okur için doyumsuz bir deneyimdir

 

27. Bu yazarımız, edebiyat yolculuğuna Türk toplumunun hareketli bir gelişme yaşadığı 1950'li yıllarda köy ve gecekondu çevresini konu edinerek adım atmıştır. Ancak —-, halkın karanlıkta kalan iç dünyasına, mitolojiden beslenen eski inançlarına yönelmiştir. Anlattıklarını deneyimlerinden ve gözlemlerinden de yararlanarak ortaya koymuş, yeni edebiyatın gelişme çizgisinde "büyülü gerçekçi" anlatım biçimine öncülük etmiştir.

Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A) alışılmış biçimde yalnız dış gerçekliğe bakmakla yetinmemiş

B) toplumun hoşgörü iklimine uygun yapıtlar ortaya koymuş

C) zamanla toplumda önemli gördüğü eksiklikleri anlatmaya da başlamış

D) bireyden yola çıkarak toplumun tüm katmanlarına uzanmaya çalışmış

E) görselliğin çok önemsenmediği bir edebiyat anlayışını benimsemiş

 

28. Dünya üzerinde işinin delisi olmuş sanatçılardan birini söylememi isteseler hiç tereddüt etmeden Ara Güler derim. Fotoğrafı hayatının biricik gayesi görür o. Mesleği için katlandığı çileleri öğrendikçe sanatına olan saygınız daha da artar. Her ne kadar kendisi yaptığı işin bir sanat olmadığını söyleyip kendisini "foto muhabiri" olarak değerlendirse de onun yarım asırdır çektiği binlerce fotoğraf, karşımızda fotoğraf makinesiyle yazılmış taklidi imkânsız birer sanat yapıtı gibi duruyor. Usta bir heykeltıraş gibi insan yüzlerinin öykülerini yazıyor. Çektiği binlerce fotoğraf, objektifine aldığı insan ve mekânların görülmeyen iç yüzüne ayna tutuyor. Onların tüm sırlarını açığa çıkartıyor.

Bu parçada Ara Güler'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Özgün bir tarzının olduğuna

B) Fark edilmeyen ayrıntılar üzerine yoğunlaştığına

C) Farklı sanat dallarından beslendiğine

D) İşine tutkuyla bağlı olduğuna

E) Alçak gönüllü bir kişiliğe sahip bulunduğuna

 

29. Türkçemizde dilin özleştirilmesi, yabancı sözcüklerden arındırılması, kavramlara Türkçe karşılıklar bulunması çabalarına daha titiz bir çalışmayla eğilmek gerekiyor. Başta televizyon olmak üzere kitle haberleşme araçları, özensiz çeviriler, çalakalem yazılar, aydınların ve yazarların bu duruma kayıtsız kalması doğru düşünme olanaklarını daraltıyor. Bunların yanı sıra edebiyat, sanat yapıtlarında incelmiş, işlenmiş, yoğrulmuş bir dille duygu ve düşünceleri geri plana itmeden sanatlı olarak aktarma konusunda ne kadar başarılı olduğumuzu bir yoklayalım zihnimizde. Çünkü dil özensizliği ve savrukluğuyla, dile yanlış ve temelsiz yaklaşımlarla onu cilalı pırıltılı kullanmanın oluşturduğu olumsuz durumlar aynı kapıya çıkmakta.

Aşağıdakilerden hangisi bu parçada dille ilgili yakınılan durumlardan biri değildir?

A) Yapılan çalışmalarda gereken özenin gösterilmemesi

B) Sanatçıların bu konudaki vurdumduymaz tutumu

C) Dili sanatlı kullanırken anlatılmak istenenin gölgelenmesi

D) Televizyon, internet gibi iletişim araçlarında dikkatsizce kullanılması

E) Türetilen yeni sözcüklerin anlamına uygun biçimde kullanılmaması

 

30. Türkçe tarih boyunca çok farklı kültürlerle etkileşim içerisine girmiş, o kültürlerden karşılıklı kelime alışverişinde bulunmuştur. Dolayısıyla Türkçenin söz varlığını oluşturan unsurlar arasında alıntı kelimeler önemli bir yere sahiptir. Alıntı kelimeler, kültürlerin birbirini etkilemesinin bir eseridir. Bir dilde ve kültürde bulunmayan bir varlık dışarıdan alındığı zaman adıyla beraber gelir. İşte bu durumda ortaya çıkan yabancı kavram ve kelimeler, alıntı kelime diye adlandırılır. Nadiren de olsa yeni gelen varlığı dil, kendince isimlendirir.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?

A) Betimleme

B) Örneklendirme

C) Açıklama  

D) Tartışma

E) Öyküleme

 

31. Belirli bir dönemin değerlendirişiyle, değer yargılarıyla hapsedilmiş çok sayıda talihsiz şair ve yazarımız var. Halbuki her dönemin yeni bir bakış açısı söz konusudur. Dünün edebî yapıtına bugünün bakış açısıyla, yeni bir yorumla eğildiğimizde o yapıt hem yaşamış oluyor hem de güncelde yer ediniyor. Bugün farklı yönlerini görebiliriz o yapıtın. Ama bizim edebiyatımız bu konuda talihsiz bir edebiyat. Bir değerlendiriş, bir yorumlayış tekrar edildikçe ediliyor. Sanki aradan elli altmış yıl geçmemiş; okuyorsunuz filancanın bir yapıtla ya da yazarla ilgili altmış yıl önce yazdıkları, ad verilmeksizin, kaynak gösterilmeksizin alıntılanmış.

Bu parçada anlatılanlara göre yazar özellikle aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

A) Günümüzde şairlerin ve ozanların değerinin yeterince bilinmemesinden

B) Bir dönemin sanatçılarının aradan yıllar geçtikten sonra unutulmasından

C) Bazı niteliksiz eserlerin gereğinden çok gündemde kalmasından

D) Eski yapıtlara yönelik değerlendirmelerin yinelenmesinden

E) Bazı sanatçıların eski sanat anlayışlarını devam ettirmelerinden

           

32. Tarihî bir dönemin ya da tarihe mal olmuş bir kişinin anlatılması için en uygun tür romandır. (I) Ancak tarih biliminin kendi içerisinde gerçeklik kaygısı taşımasından dolayı sorumlulukları vardır, tarihî romanın. (II) Kronolojide tutarsızlık ne dereceye kadar hoş görülebilir, anlatılan dönemin dili romana dahil edilmeli midir? (III) Özellikle edebiyatımızda Kemal Tahir'in Devlet Ana ve Tarık Buğra'nın Küçük Ağa romanları üzerinden bu sorular tartışılmıştır. (IV) Bu tartışmaların üzerinden çok zaman geçse de aynı sorular günümüzde de sorulmaya devam etmektedir. (V)

Bu parçada numaralanmış yerlerden hangisine "Örneğin, tarihî roman yazarı tarihe ne ölçüde sadık kalmalı, neleri değiştirebilme hürriyetine sahip olmalıdır?" cümlesi getirilmelidir?

A) I.   B) II.   C) III.   D) IV.   E) V.

 

33. Dil bilinci kişiye soluk alma doğallığınca yerleşmeli; dili, kişinin en değerli, en temel varlığı olmalı. O dilin içinde yaşamak, onu kullanmak, onu işlemek, onu savunmak, korumak vazgeçilmez bir zevk, bir aşk, bir tutku hâline gelmeli. Okuması yazması olan herkes için, ödev yapan öğrenci, rapor yazan, araştırma hazırlayan bilim adamı, haber yazan gazeteci, gazeteye ölüm ya da teşekkür ilanı veren vatandaş, oğluna mektup yazan baba… Ana dilini her yerde, her zaman doğru kullanmak, doğru yazmak bir gerekliliktir.

Böyle konuşan bir yazarın aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenemez?

A) Dil sevgisini insanlar doğal bir süreç içinde kazanmalıdır.

B) İnsan dili doğru kullanmayı büyük bir istek ve arzuyla yapmalı, bunu hayatının bir parçası hâline getirmelidir.

C) Yaşamın hangi alanında olursa olsun dilin kötü kullanılması affedilmeyecek bir hatadır.

D) Dilin doğru kullanılması toplum tarafından bir ihtiyaç ve zorunluluk olarak algılanmalıdır.

E) Dil bilinci geliştirmek öncelikli olarak yazar ve edebiyatçılara düşen bir görevdir.

 

35. Son yıllarda yükselişe geçen Türk edebiyatının dünya dillerine çevrilmesi, edebiyatımızın dünyada tanınmasına yardımcı oldu. Birçok önemli Türk romanı İngilizcede yayımlanmaya devam ediyor. Sessiz Ev, Orhan Pamuk'un İngilizcede yayımlanamayan tek romanıydı. Robert Finn çevirisiyle "Silent House" adıyla yayımlanan roman, dünya edebiyatında olumlu eleştiriler aldı. Yazar Orhan Pamuk ise Danimarka'nın en önemli kültür ödülü olan Sonning Ödülü'ne değer görüldü. Dünya okurunun daha önce de yabancı dillere çevrilen "Gece ve Ölmüş Kediler Bahçesi" adlı romanıyla tanıdığı Bilge Karasu da ilgi gören bir diğer sanatçımızdı.

Bu parçanın bütününden aşağıda verilenlerden hangisi çıkarılabilir?

A) Çevirinin edebiyatımızın tanınmasına ve bilinmesine katkıda bulunduğu

B) Dünya edebiyatında romanlarımızın istenildiği kadar olmasa da belli bir düzeye geldiği

C) Romanlarının Batılı sanatçılar tarafından beğenilmesinin yazarlarımızın kendine güvenmesini sağladığı

D) Yazarlarımızın yeni romanlarının diğer ülkelerde de merakla beklendiği

E) Dünya edebiyatında hangi ülkede yazılmış olursa olsun roman türünün ilk sırada okunduğu

 

34. Memduh Şevket, Çehov tarzını başarıyla uyguladığı hikâyelerinde küçük insanı, evlilik ve aile, kadın-erkek, yöneten-yönetilen ilişkisi ve yozlaşma gibi temaları ele alır. Memurlar, bürokratlar, alafranga tipler, esnaflar, ev kadınları, dedikoducular, yarı aydınlar gibi orta sınıfın tüm tiplerine bu hikâyelerde yer verir. Kişiliğinden yansıyan şefkat ve olgunluk hikâyelerinde açıkça görülür. Okuruyla bütünleşen, eski kıymetleri hatta çürümüş, atıl kalmış bir geçmişi gözlemlere dayanarak bugüne taşıyan, bunları yaparken bir bildiri sunmayan, teklif ve eleştirileri hikâyenin tutarlılığını bozmadan aktaran Memduh Şevket'in eserlerinde sade ve sağlam bir dili vardır.

Bu parçadan Memduh Şevket ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Kişiliğini eserlerine yansıttığı

B) İzlenimlerinden yararlandığı

C) Günlük yaşamı kaleme aldığı

D) Okurlarıyla sağlam bir köprü kurduğu

E) Hikâyeleriyle ön plana çıktığı

 

36. —-? Tabii ki bu konuda tek bir yol yoktur. Ancak temelde okuma eylemini çocuklara okulda öğretmen belletip benimsetir ve sevdirir. Usta bir öğretmen öğrencisini iyi tanır. Onu, nabzına uygun kitaplarla karşılaştırır. Kitabı arada bir yüksek sesle okur, vurgulara dikkat çeker. Okumasının hızla geliştiğini daha da gelişeceğini belirtir. "Gün gelecek satırları su gibi okuyacaksın ama okuduklarını çok iyi anlamaya çalışacaksın!" gibi uyarılarla onu özendirip yüreklendirebilir.

Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için neler yapılabilir

B) Kitap okumanın faydaları, kazandırdıkları çocuklara hangi yolla daha iyi anlatılır

C) Çocuklara kitap okumanın inceliklerini öğretmede nasıl bir yöntem izlemeliyiz

D) Kitap sevgisi kazanmanın yolu okuldan mı geçer

E) Kitap okuma alışkanlığı zamanla geliştirilebilir mi 

 

37. "Yazmaktan okumaya vakit bulamayan yazar" diye niteleyerek alaya alınan kişilerden olmak düşüncesi hep korkutmuştur beni. Bu öyle bir paradoksa sokar ki insanı, çık çıkabilirsen işin içinden. Başka her işini en aza indirip kendini sırf okumaya yazmaya verse kişi, yine çözülmüyor sorun. Okumaya mı, yazmaya mı ayıracak kısıtlı zamanını? İşi sıraya koysa… Yazma günlerinde biriken okuyamadıkları, okuma günlerine sığmayıp taşarak kalemi elinden çekip alacak mı? Az okuyup çok yazsa bir türlü, çok okuyup az yazsa bir türlü! Orta yolu bulması kolay değil yazarın.

Bu parçada özellikle aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?

A) Yazma ile okuma eylemi arasında dengeyi sağlamanın güç olmasından

B) Yazma işinin insanı okumadan daha çok mutlu etmesinden

C) Yazarlığın bir iş gibi algılanıp okumaya yeterli vaktin ayrılmamasından

D) Kimi yazarların okumadan yazı yazmaya yönelmesinden

E) Okumanın ve yazmanın belli bir kültür ve birikim gerektirdiğinin anlaşılmamasından

 

38. Hiçbir romanımızda, Türk insanının böylesine somut, böylesine derinliğiyle; tabiatın böylesine zengin, canlı verildiğini hatırlamıyorum. Değişik olaylar ve kişiler arasındaki tepkisel durumlar, ayrıntılarla beslenip ete kemiğe bürünerek ortaya konan insanlar, bütün canlılıklarıyla Türk köylüsünü unutulmayacak bir biçimde somutlaştırmaktadır. Romandaki kişilere romancının bir yama yaptığını göremezsiniz. Anlattığı çevre hakkındaki geniş bilgisini, buzulların suyun içinde kalan, ilk bakışta görünmeyen büyük kısmı gibi göremez, sezersiniz. Başka romanlarda önceden tasarlanan kaba şemaların belirlediği kişiler, bu yapıtta bütün ilkelliklerine, cahilliklerine rağmen insan olmanın karmaşıklığı içindedir.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisi yazarın sözü edilen romanı başarılı bulmasının nedenlerinden biri değildir?

A) Karşıtlıkların ortaya konması

B) Toplumun yapaylıktan uzak bir biçimde anlatılması

C) Her şeyi söylemeyip bazı şeyleri okura bırakması

D) Doğanın gerçekçi anlatılması

E) Önceden çok iyi tasarlanıp üzerinde düşünülmesi

 

39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

 

(I) Yazarın bu kitabını elinize aldığınızda daha ilk öyküde yetkin bir anlatımla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz, diğer öyküler de bu anlamda sizi hayal kırıklığına uğratmıyor. (II) Tarih ve güncel gelişmeleri harmanlayıp şaşırtıcı öykülere yelken açan yapıt, günümüz insanlığının değişmeyen yanlışlarını, trajedilerini öyküleştirmiştir. (III) Yapıtta masal birikiminden, efsanelerden, mitlerden yola çıkarak heyecan ve merak öğelerine yaslanan gizemli konular ele alınmıştır. (IV) Bu anlamda yazarın Jorge Luis Borges, Julio Cortâzar gibi yazarlardan etkilendiğini, Binbir Gece Masalları'ndan, bolca yararlandığını söyleyebiliriz. (V) Yazarın, engin bir imgelem ve düş gücü, kuşatıcı bir birikim ve kusursuz öyküleme tekniğiyle ile bu yıl yazınımızda en parlak çıkışı yaptığı rahatlıkla söylenebilir.

 

39. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde bir karşılaştırma yapılmıştır?

A) I. ve II.   B) I. ve V.   C) II. ve IV.   D) III. ve V.   E) IV. ve V.

 

40. Bu parçada sözü edilen yazarın yapıtıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Yalın bir söyleyişle kaleme alındığı

B) Gerçek dışı olaylara yer verildiği

C) İnsanın evrensel yanlarının ele alındığı

D) Zengin bir kültürel alt yapıyla kaleme alındığı

E) Okurun dikkatini canlı tutan, başarılı bir anlatım kullanıldığı

 

CEVAP ANAHTARI

1-D  2-B  3-E  4-E  5-D  6-E  7-D  8-A  9-C  10-D  11-B  12-C  13-D  14-B  15-B  16-C  17-A  18-B  19-C  20-B  21-E  22-C  23-C  24-E  25-D  26-B  27-A  28-C  29-E  30-C  31-D  32-B  33-E  34-E  35-A  36-B  37-A  38-E  39-B  40-A

YGS Türkçe Deneme Sınavı-36 İndir!


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir