Gül ü Bülbül

En güzel Gül ü Bülbül mesnevisini Kara Fazlî yazmıştır. İznikli Bekayî’nin de Gül ü Bül­bül mesnevisi vardır. Kara Fazlî’nin Gül ü Bülbül mesnevisi alegorik (temsilî) bir eser ni­teliğindedir. İlk bakışta beşerî bir aşk hikâyesini anlatır gibi görünen eser, şairin mesnevi­nin sonunda hikâyede kullandığı sembollerin karşılıklarını vermesiyle tasavvufi bir kimli­ğe bürünür. Dönemin en önemli mesnevileri arasındadır. Eser, aruzun “fe’ilâtün mefâ’ilün fe’ilün” kalıbıyla yazılmıştır. Klasik mesnevi tertibine uygun olarak tevhit, münacat, naat, sebeb-i telif bölümlerinden sonra esas konuya geçilir. Eserin gerek şahıs kadrosu gerekse mekânı, divan şiirindeki bağ bahçe imajının unsurlarıyla (gülşen, gül, bülbül, servi, yase­min, süsen, sünbül, lale, jale…) oluşturulmuştur. Mesnevinin kahramanları, Rum ülkesi­nin padişahı Bahar Şah’ın oğlu Gül ile yine bir şehzade olan Bülbül’dür. Gül aynı zamanda Gülşen şehrinin valisidir. Eserin özeti şöyledir:

Gül, bir gün yansımasını görerek kendi güzelliğine âşık olur. Nesim’i dünyada kendinden daha güzel birisinin olup olmadığını araştırmak üzere gönderir. Bu yol­culuk sırasında Nesim, aşk derdiyle perişan hâlde dolaşan Bülbül’le karşılaşır. Bül­bül, daha önce rüyasında gördüğü Gül’ü Nesim’den dinleyince aşkı daha da artar. Gülşen şehrine ulaşmak için zorlu bir yolculuğa kalkışır. Uzun uğraşlar sonunda var­dığı şehrin muhafızı Servi’ye sığınır. Günler geceler boyu ağlayıp inleyerek derdini ırmaklara, aya, güneşe anlatır ama hiçbiri derdine derman bulamaz. Bir gün onun inlemelerini duyan Gül, bu sesin kaynağını sorar. Nergis, Bülbül’ün hikâyesini akta­rır. Ancak Gül, naz edip Bülbül’ü kovdurur. Böylece âşık Bülbül yine dağları mesken tutar. Sevgilisine Nesim ile haber gönderip hâline acımasını isteyen Bülbül, âşığın sı­kıntılara katlanması gerektiği cevabını alır. Bu cevaptan sonra büsbütün perişan olur. Ancak hâlini anlattığı bir mektubuna olumlu cevap alınca durum tersine döner. Du­rumdan haberdar olan Gül’ün babası, Bülbül’ü yakalatıp hapsettirir. Bu sırada Tem­muz Şah, Güneş komutasındaki ordusuyla Gülşen’e saldırır, ortalığı yakar yıkar. Ba­har Şah, beraberindekilerle birlikte yükseklere çekilerek bu zulümden kurtulur. Bun­dan sonra Gülşen’e önce Hazan Şah, sonra da Şita Şah egemen olur. Nevruz Şah’ın da yardımıyla Bahar Şah tekrar Gülşen’i ele geçirirler. Gül, bülbül’ü hatırlayıp babasın­dan affını ister. Bülbül kurtuluşa erince Gül’le birlikte eğlenirler.

Mesnevide bu olay örgüsünden sonra hikâyenin içerisindeki sembollerin karşılıkları birer birer verilir. Buna göre; gülşen, vücudu; bahar şah, aklı; gül, ruhu; bülbül, gönlü; nesim, nefesi; lale, sevgiliyi; cuy, sevgilinin tecelli ettiği yeri; jale, şevki; sünbül, kıskançlığı; hâr ise kibri temsil etmektedir.


7 Yorum Var: “Gül ü Bülbül

  1. Biraz daha kısa olursa bu kadar ayrıntılı ve ayrıntılı olduğu kadar öz olamaz. Böyle tam tadında olmuş. Uzunda okunmaz kısa da okunmaya değer görülmez. Ödevler için. Ayrıca yazdığınız Gül ü Bülbül mesnevisinin özetinde -ki çok teşekkür ederim yardımı çok oldu- özne yüklem uyumsuzluğu var: “Nevruz Şah’ın da yardımıyla Bahar Şah tekrar Gülşen’i ele geçirirler.” Siteniz çok güzel her şeyi ile yardımcı oluyor bütün öğrenciler adına çok teşekkür ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir