Öne Çıkanlar

TANZİMAT’TAN MEŞRUTİYET’E ÇEVİRİ FAALİYETLERİ

Tanzimat, iki açıdan çocuk edebiyatına zemin hazırlar:

1) Çocuk düzeyine uygun metin üretme ihtiyacı.

2) La Fontaine’in keşfedilmesi ve çeviri faaliyetleri.

Tanzimat’la birlikte çocuğa yönelik dikkatler değişmiştir. Çocukların anlama, kavrama ve dil ihtiyacına, La Fontaine’in fablları cevap vermiştir.

Şinasi (1826–1871), La Fontaine’den çeviriler yapmış; böylece de çocuk edebiyatının alt yapısını oluşturmuştur. Bunun ilk örneği, Eşek ile Tilki Hikâyesi’dir. Bu, Şinasi’nin Tercüme-i Manzume (1859) kitabında yer almıştır. Şinasi’nin kendi yazdığı fabllar da vardır: Kara Kuş Yavrusu ile Karga Hikâyesi, Arı ile Sivrisinek Hikâyesi. Şinasi bu fablları, Müntehabat-ı Eş’ar adlı kitabına almıştır. Bu metinlerin dili yalındır.

Kayserili Doktor Rüştü de çıkardığı Nuhbetü’l-Etfal (1859) adlı alfabe kitabında çocuklara seslenir. Kitabında çevirdiği fabllara da yer verir: Deryaya Giden Balığın Hikâyesi, Karınca ile Ağustos Böceğinin Hikâyesi, Kedi ile Farenin Hikâyesi… Bu çevirilerin amacı çocuklara hoşça vakit geçirtmek, ahlak dersi vermek ve okuma alışkanlığı kazandırmaktır.

Recaizade Mahmut Ekrem, yaptığı on çeviriyi Naçiz (1885) adlı eserinde bir araya getirir. Kitaptaki manzumeler şunlardır: Ağustos Böceği ile Karınca, Karga ile Tilki, Meşe ile Saz, Kurbağa ile Öküz, Biri Tuz Diğeri Sünger Yüklü İki Eşek, Aslan İle Akd-i Şirket Eden Dana, Kuzu ile Oğlak, Horoz ile İnci, Tilki ile Keçi, Ölüm ile Oduncu. Bunlardan Ağustos Böceği ile Karınca hem aruz, hem heceyle; diğerleri aruzla çevrilmişlerdir.

Cumhuriyet döneminde La Fontaine’den çeviriler yapanlar arasına Nâzım Hikmet (1902–1963), Sabahattin Eyüboğlu (1908–1973) ve Orhan Veli (1914–1950) de katılmıştır.

La Fontaine’den sonra bu alandaki ilk örnekler Daniel Defoe’dan yapılan Robenson çevirileridir. Eseri, Ahmet Lütfi Robenson Hikâyesi (1864) adıyla Arapçadan tercüme etmiştir. Robenson, 1886’da Şemsettin Sami tarafından tekrar tercüme edilir. Şemsettin Sami, uzun cümleleri kısaltıp metnin dilini konuşma diline yaklaştırmıştır. Şükrü Kaya’nın 1919’da yaptığı Robenson tercümesi, kitabın İngilizce aslından çevrilmiştir.

Cumhuriyetten sonra da Robenson çevirileri yapılmıştır. Kemalettin Şükrü’nün (1932’de), Necdet Rüştü’nün (1938’de) ve Yaşar Nabi’nin Issız Adada 28 Yıl adıyla yaptığı çeviriler bunlardandır.

Robenson’dan sonra çocuk edebiyatı alanında yapılan ikinci tercüme, Jonathan Swift’in Güliver’in Seyahatnamesi’dir. Mahmut Nedim Efendi’nin 1872’de çevirdiği eser, 3 cilt olarak basılmıştır. Kitap, Güliver’in Seyahatnamesi ve Cüceler Memleketinde adıyla 1913’te tekrar tercüme edilmiştir. Ercüment Talu, Cüceler ve Devler Memleketinde: Güliver’in Seyahatleri adıyla 1935’te üçüncü kez tercüme etmiştir. Bu tercüme hem dil ve cümle yönünden hem de baskı ve resimleme açısından iyi bir örnektir.

Jules Verne’den yapılan ilk tercüme Kaptan Hatras’ın Sergüzeşti (1877) adıyla basılır. Jules Verne’in diğer kitapları da 1886’dan 1907’ye kadar Türkçeye çevrilip yayımlanır: Merkez-i Arza Seyahat, Beş Hafta Balonla Seyahat, Seksen Günde Devriâlem, Kaptan Grant’ın Çocukları, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah ve Deniz Feneri.

MEŞRUTİYET DÖNEMİ ÇOCUK EDEBİYATI

Türkiye’de çocuk edebiyatıyla ilgili ilk ciddi girişimler II. Meşrutiyet’ten sonra yapılır. Çocuğa yönelik edebî ürünlerin bir ihtiyaç olduğu ve bu alanda eksiklerin olduğu fark edilir. Çocuk gelişiminde öykü ve masalların rolü keşfedilir. Ahmet Cevat (Emre), Hikâye Anlatmak Sanatı (1910) adlı eserinde teorik bilgiler verir ve örnek metinler üzerinde durur.

1909’da Darülmuallim’in (Öğretmen Okulu) başına getirilen Satı Bey’in ‘‘çocuk edebiyatımızın parlak ve mükemmel eserleri’’ diye nitelendirdiği örnekler, Tevfik Fikret’in Hep Kardeşiz ve Küçük Asker şarkıları ile Ağustos Böceği ile Karınca ve Az Tamah Çok Ziyan Verir adlı manzum hikâyeleridir. Bu hikâyeler ilk birkaç aylık ihtiyacı karşılar. Daha sonra, bu ihtiyaca cevap vermek için Ali Ulvi Elöve, ‘‘Aile’’, ‘‘Mektep’’, ‘‘Vatan’’, ‘‘İnsanlık’’, ‘‘Tabiat’’ başlıklı; bir kısmı telif, bir kısmı da çeviri ve uyarlama olmak üzere toplam yetmiş üç şiiri Çocuklarımıza Neşideler (1912) adıyla bir araya getirir. Şair, kitabının ön sözünde amacının iyiliğe eğilim uyandırmak ve ahlaki telkinlerde bulunmak olduğunu söyler. Elöven’in şiirlerinde merak duygusu, yaşama sevinci, yurt sevgisi, çalışmanın gerekliliği gibi temalar işlenir.

Edebiyatımızın en önemli eksiğini, ‘‘çocuklara yönelik eser yazılmaması’’ şeklinde özetleyen Satı Bey, yazısının devamında çocuk edebiyatının ilgi görmemesini ‘‘Çocuklarla iştigal edenler çocuk kalırlar.’’ hükmünün genel bir görüş oluşturmasına bağlar.

Türk edebiyatında çocuklara yönelik ilk kitap, İbrahim Alâettin Gövsa’nın Çocuk Şiirleri (1911) adlı kitabıdır. Gövsa kitabının ön sözünde anne babalara ve öğretmenlere seslenir. Otuz dört şiire yer verdiği kitabında doğrudan ahlak dersi veren şiirlerin yanında, sonucunu çocukların zekâsına bıraktığı örneklerin de bulunduğunu belirtir. Kitapta dini inançla, yurt sevgisiyle, doğa olaylarıyla, acıma duygusuyla, çalışmayla, dış dünyaya yönelik çocuk dikkatiyle ilgili dizelere yer verilir.

İbrahim Alâettin, Tedrisat-ı İptidaiye mecmuasının 48. (Eylül 1919) ve 50. (Kasım 1919) sayılarında yayımlanan ‘‘Çocuk Edebiyatı’’ başlıklı yazılarıyla çocuk edebiyatının kuramsal temelleri üzerinde durmuştur. İbrahim Alâettin, çocukların şiiri çok sevdiğinden söz eder. Bunu, uyakların sağladığı ahenge, hecelerin düzen ve dengesinden doğan ezgiye bağlar.

Gövsa’ya göre çocuk şiirlerinde aruzun ‘‘mefâilün, mefâilün’’; hecenin de ‘‘iki dörtlük’’ veya ‘‘iki dörtlük bir üçlük’’ gibi kalıpları tercih edilmeli, duraklar belirgin olmalı, uyaklar sıklıkla kullanılmalıdır. Hayaller açık ve anlaşılır olmalıdır.

Tevfik Fikret, Şermin (1914) ile Türk çocuk şiirinin kurucuları arasına girer. Yazar, Şermin’de çocuklar için anlaşılır bir dil kullanır. Hece ölçüsünün 7’li 8’li kalıplarını tercih eder. Çocuğun sembolle örülü dünyasına uygun imgeler yaratır. Kitapta alfabe, oyun, oyuncak, doğa ve hayvan sevgisi, acıma duygusu, okulun işlevi, çalışmanın erdemi gibi konularla ilgili, şiir değeri yüksek otuz bir örnek yer alır. Kitapta yer alan benzetmeler, karşılaştırmalar, muzip yaklaşımlar ve çıkarımlar Tevfik Fikret’in çocuk duygularına yaklaşımının göstergeleridir.

Ziya Gökalp, çocuklara bilgi vermek için edebî metinlerin kullanılması gerektiğini savunur. Ahlaki ve milli duyguları şiir arcılığıyla çocuğa aktarma çabasındadır. Eserleri şunlardır:

Kızıl Elma (1915): İçinde masal, destan, koşma tarzında manzumeler yer alır.

Yeni Hayat (1918): Yurt, ulus, dil, din, ahlak, sanat, aile gibi konular işlenir.

Altın Işık (1923): Yedisi mensur, beşi manzum on iki masal yer alır. Manzum metinlerden ikisi Dede Kokut hikâyelerinden, biri de Malazgirt Savaşı’ndan alınmıştır.

Bu dönem çocuk şiirinin dikkate değer diğer örnekleri şunlardır: Mehmet Emin Yurdakul’un yurt ve ulus sevgisi içeren, yalın anlatımlı şiirleri; Ali Ekrem Bolayır’ın Çocuk Şiirleri (1917) ve Şiir Demeti (1923); Fuad Köprülü’nün Mektep Şiirleri (1918) ve Nasrettin Hoca (1918); Sabri Cemil (Yalkut)’un Çocuklara Mahsus Küçük Şiirler; İbrahim Aşki Tanık’ın Çocukların Şiir Defteri.

Milli Edebiyattan cumhuriyete geçiş döneminde çocuklara yönelik şiir yazan şairler şunlardır: Osman Fahri, Suat Fahir, Ruşen Eşref, Siracettin Hasırcıoğlu, Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç… Çocuklara yönelik metin yazan yazarlar da şunlardır: Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Mahmut Yesari, Aka Gündüz…

ÇOCUKLARA YÖNELİK SÜRELİ YAYINLAR

Mümeyyiz (1869–1870): Osmanlı Döneminde çocuklara yönelik ilk süreli yayın 1869’da yayımlanan Mümeyyiz adlı gazetedir. Gazetede, şiir, bilmece, haber, ansiklopedik bilgiler ve yazı dizilerine yer verilir. Anlatım ve dil, çocukların anlayabileceği şekilde yalındır.

Daha sonra sırasıyla Sadakat (1875), Arkadaş (1876), Çocuklara Arkadaş (1882) gazeteleri yayımlanır. Bu gazeteler görsel olarak ilgi çekicidir; dizi yazıları, öyküleri ve ödüllü yarışmalarıyla da çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmaya çalışır. Sonraki yayınlar: Vasıta-yı Terakki (1883) Çocuklara Kıraat (1883), Çocuklara Talim (1887), Çocuklara Rehber (1897–1901), Çocuklara Mahsus Gazete (1896–1908); Çocuk Bahçesi (1904), Musavver Küçük Osmanlı (1909) ve Arkadaş (1909) dergileri.

Tedrisat-ı İptidaiye Mecmuası (1910) dönemin iz bırakan dergilerindendir. Derginin bir sayısında tanınmış eğitimcilerden Sâtı Bey, küçük okul çocuklarının kendileri için yazılmış şiir ve şarkılardan yoksun olduklarını belirterek zamanın şair ve bestecilerini göreve çağırıyordu. Dergi, 19. sayısından itibaren Tedrisat Mecmuası adıyla yayınını sürdürür ve 1926’ya kadar 69 sayı çıkar. Dergi, eğitim ve öğretimin kuramsal çerçevesini çizen yazılar yanında, edebî metinlere de yer verir.

Talebe (1911), Çocuk Bahçesi (1911), Türk Yavrusu (1911), Çocuk Yurdu (1911), Çocuk Duygusu (1911), Mektepli (1911), Çocuk Dünyası (1913), Çocuk Dostu (1914), Hür Çocuk (1918) adlı dergiler kayda değer ürünlerdir.

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte süreli yayınların sayısı da artar. Çocuk Postası (1923), Yeni Yol (1923), Talebe Mecmuası (1923), Haftalık Resimli Gazetemiz (1924), Sevimli Mecmua (1925), Çocuk Dünyası (1926), Çocuk Yıldızı (1927).

1940’lı ve 50’li yıllarda Çocuk Haftası, Yavrutürk, Çocuk Sesi adlı dergiler çıkar ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından Çocuk (1932–1948) adlı dergi yayımlanır.

Doğan Kardeş (Nisan 1945), Mavi Kırlangıç (1970, Yeşilay), Elma Şekeri (1980, Kültür Bakanlığı), Şeker Çocuk (Şekerbank), Kumbara (İş Bankası), Başak Çocuk (Ziraat Bankası), Pamuk Çocuk (Pamukbank), Can Kardeş (1981, Niyazi Birinci), Tercüman Çocuk, Milliyet Kardeş, Türkiye Çocuk, Mavi Kuş, Kırmızı Bisiklet, Kervan, Bando da adları anılması gereken diğer dergilerdir.

Son dönemde çıkan dergiler şunlardır: Miço (Yalvaç Ural), Gonca, Ebe-Sobe, Kırmızı Fare (Fatih Erdoğan), Mobidik (2002–2003), Bilim Çocuk (TÜBİTAK).