Öne Çıkanlar

Her yeni ve iddialı edebî topluluğun ortaya çıkma ve gelişme dönemleri gibi, Milli Edebiyatın ortaya çıkış ve gelişim dönemleri de polemik ve edebî tenkit bakımından çok hareketli geçmiştir. Genç Kalemler çıktığı dönemde daha çok Ömer Seyfettin ve Ali Canip tarafından hemen her sayıda bu tür yazılar yayımlanmıştır. Milli Edebiyat sanatçıları, öğretici metinleri kullanarak hem edebî alanda kendi düşüncelerini açıklamaya çalışmışlar hem de Tanzimat sanatçıları gibi topluma seslenerek toplumu bilinçlendirmeyi amaçlamışlardır. Bu amaçla da daha çok makale, fıkra ve sohbet türünde eserler meydana getirmişlerdir.

Milli Edebiyat Döneminde Makale

Makale bir görüşü savunmak, ispatlamak ya da bilgi vermek amacıyla yazılan bilimsel içerikli yazılardır. İlk örneği Tanzimat sanatçılarından Şinasi tarafından verilen bu tür, Tanzimat, Servetifünun ve Fecriati Edebiyatlarında edebî görüşlerin açıklanması veya ileri sürülen düşüncelerin ispatlanması için kullanılmıştır. Bu türü etkin bir şekilde kullanan milli Edebiyat sanatçıları, edebiyat anlayışlarını da “Yeni Lisan” adlı makaleyle açıklarlar. Ömer Seyfettin’e ait bu makale, dergide isimsiz olarak yayımlanmıştır.

Milli Edebiyat sanatçılarından makale yazarı olarak özellikle Ömer Seyfettin, Ali Canip ve Ziya Gökalp öne çıkmıştır. Dönem sanatçıları, Türkçülük akımının da etkisiyle bu edebiyatın temellerini oluşturan değerleri makale türünü kullanarak halka anlatmışlardır. Bu dönem makalelerinde yazarlar, Batılı ülkeleri örnek göstermişler ve eserlerinde bilimin önemini vurgulamışlardır.

Tanzimat döneminde öne çıkan özgürlük, adalet, hak gibi kavramların yerini iktisat, ahlak, sanat ve felsefe gibi ilmi konular almıştır. Bunun en önemli nedeni, Meşrutiyet döneminde oluşan özgürlükçü ortamdır. Toplumun Tanzimat döneminden farklı olarak bu yönünü eksik gören Milli Edebiyat sanatçıları, bu kavramlar üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ayrıca Milli Edebiyat sanatçıları Tanzimatçıların ihmal ettiği Anadolu’ya da seslenir ve oradaki insanların sorunlarıyla ilgilenir.

Milli Edebiyat Döneminde Fıkra

Yazarın herhangi bir konu veya günlük olaylar hakkındaki görüşlerini, düşüncelerini ayrıntılara inmeden anlattığı gazete ve dergilerde yayımlanan kısa fikir yazılarına fıkra adı verilir. Fıkranın en önemli özelliği güncel konularda yazılmasıdır. Bu yönüyle de dönemin sosyal hayatını ve değer yargılarını kısacası zihniyeti yoğun olarak yansıtır. Halka seslenmeyi amaçlayan Milli Edebiyat sanatçıları, bu türü kullanarak yaşadıkları çalkantılı dönemin değerlendirmesini yapabildikleri gibi güncel konuları da değerlendirme imkânı bulmuşlardır. Bu dönemin en önemli fıkra yazarları Ahmet Rasim (Şehir Mektupları, Eşkâl-i Zaman, Muharrir Bu Ya), Ahmet Haşim (Bize Göre, Gurabahane-i Laklakan), Refik Halit Karay (Bir Avuç Saçma, Bir İçim Su, Kirpinin Dedikleri), Ziya Osman Saba (Sarı Çizmeli Mehmet Ağa) ve Falih Rıfkı Atay (Eski Saat, Çile) dır.

Milli Edebiyat Döneminde Sohbet

Güncel bir konuda yazarın okuyucuyla konuşuyormuş gibi samimi ve anlaşılır bir dille yazdığı, her türlü özentiden uzak yazılara sohbet denir. Sohbet, fıkraya göre daha geniş bir alanda yazılır. Edebiyat, bilim veya herhangi bir güncel mesele sohbetin konusu olabilir. Sohbette yazar, okuyucuyla konuşuyormuş gibi yazar. Milli Edebiyat sanatçıları, fıkrada olduğu gibi sohbette de nesnel bir bakış açısıyla yazarlar. Onlar genellikle sosyal ve siyasal konulara ya da edebiyat konularına yönelirler.

Bu dönemde Milli Edebiyat sanatçıları, öz kültüre dönük olarak birçok eser vermiştir. Özellikle edebiyat tarihi üzerine yapılan çalışmalar önem kazanmıştır. Bunlar içinde Fuat Köprülü’nün “Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar” isimli tasavvuf edebiyatı tarihi çalışması ve ilk baskısını 1920 yılında yaptığı “Türk Edebiyatı Tarihi” adlı eseri önemlidir. Türkçülük akımının önemli bir ismi olan Ziya Gökalp ise Türkçülük düşüncesini işlediği “Türkçülüğün Esasları”, “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak” ve “Kızıl Elma” eserlerini yazar. Bu dönemin bir diğer önemli öğretici metin yazarı ise ünlü şair Yahya Kemal’dir. Sanatçı, “Aziz İstanbul” adlı eserinde İstanbul’un fethini, mimarisini, edebiyat ve tarihini anlatır. Bu eserlerin amacı öz kültüre ait değerleri ortaya çıkararak halkın ve edebî çevrelerin bilinçlenmesini sağlamaktır. Sanatçılar bu eserlerinde de Yeni Lisan hareketiyle oluşan sade ve yapmacıksız dil anlayışından ödün vermez. Böylelikle uzun yıllar ihmal edilen “öz kültür” tanıtılmış olur.

Milli Edebiyat Döneminde Yergi ve Mizah

Sosyal ve siyasi içerikli hicivler yazılmıştır. Milli Edebiyat Döneminde bireysellikten büyük ölçüde sıyrılma, siyaset ve sosyal konulara yöneliş, bu türde yeni bir çizgiye gelindiğini gösterir. Ayrıca yergi ve gülmece için gerekli olan düşünce yapısı, ince buluşlar ve nüktenin de bu dönemde gülmece ve yergiye yansıdığını görüyoruz. Neyzen Tevfik Kolaylı, Halil Nihat Boztepe, İhsan Hamami, Refik Halit Karay yergi alanında öne çıkmıştır.

Milli Edebiyat dönemindeki öğretici metinlerin genel özellikleri şunlardır:

  • Milli Edebiyat döneminin öğretici metinlerinde sosyal ve   siyasi şartlar dolayısıyla dil, siyaset konuları, milliyetçi, tarihi ve bilimsel konular işlenmiştir.
  • Öğretici metinlerde; Servet-i Fünun dönemi gibi ağır ve süslü bir dil değil, yalın ve doğal bir dil kullanılmıştır.
  • Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem, Mehmet Fuat Köprülü, Halide Edip Adıvar, Yusuf Akçura, Yahya Kemal gibi isimler öğretici metinler (fıkra, makale, sohbet, anı vb. kaleme almışlardır.
  • Öğretici metinlerde Ziya Gökalp, İslamiyet öncesi; Yahya Kemal, İslamiyet sonrası Türk tarihini ve kültürünü ön plana çıkarmıştır.