Öne Çıkanlar

Konuşturma, söyletme anlamına gelen intak, edebiyatımızda kişileştirilen varlıklara, hayalî yaratıklara söz söyletme, onları konuşturma sanatıdır.

İntak Sanatına Örnekler:

“Bahar gelip her yan güldü
Çiçekleri biraz kucaklayım
Deyip kuşçuk her yana baktı
Sakin gökte kanat çırptı”

Bildiğiniz gibi kuşlar, insan gibi konuşamaz. Ama yukarıdaki dizelerde bir kuşa insana özgü bu nitelik verilerek kuş kişileştirilmiştir. Dörtlükte kişileştirilen bu varlığın sözleri de yer almıştır. Yani kuş, konuşturulmuştur. Öyleyse bu dörtlükte aynı zamanda intak sanatı vardır.

“Kulağının dibinde haykırdı fırtına:
Isınmak istiyorsan toprağı çek sırtına”

dizesinde ise “fırtına” sözcüğü ile intak yapılmıştır. Burada şuna dikkat etmek gerekir: Teşhis ve intak sanatları birlikte yapılır. İntak sanatının olduğu yerde mutlaka kişileştirme vardır. Konuşma insana özgü bir nitelik olduğundan aynı zamanda kişileştirme vardır.

“Arı sordu: Şen kelebek
Neden böyle süslenerek
Çiçeklere seslenerek
Uçuyorsun benek benek?”

Bu dörtlükte görüldüğü gibi “arı” konuşturulmuş. Dörtlükte arının sözlerine yer verilmiştir. O hâlde bu dörtlükte öncelikle “intak” var. İntak sanatının olduğu yerde de “kişileştirme” vardır.

Fabller kişileştirme ve intak sanatının en yoğun olduğu metinlerdir.

“Bir dala konmuştu karga cenaptan
Ağzında bir parça peynir vardı
Sayın tilki kokuyu almış olmalı
Ona nağme yapmaya başladı
Ooo Karga Cenapları, merhaba
Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz
Gözüm kör olsun yalanım varsa
Tüyleriniz gibiyse sesiniz
Sultanı sayılırsınız bu ormanın”
Keyfinden aklı başından gitti Bay Karganın
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını düşürdü nevalesini”

Burada bir kısmını aldığımız yukarıdaki fablda karga ve tilkiye insana özgü konuşma, düşünme gibi nitelikler verilmiş, karga ile tilki arasında geçtiği düşünülen bir olayla insana öğüt verilmek istenmiştir.