Öne Çıkanlar

Fazıl Hüsnü Dağlarca

1914’te İstanbul’da doğan sanatçı babasının subaylık görevinden dolayı ilk ve orta öğrenimini Türkiye’nin değişik yerlerinde tamamlamıştır. Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu’nu bitirmiş ve orduya katılmıştır. 15 yıl asker olarak hizmet eden sanatçı, yüzbaşı rütbesinde iken kendi isteğiyle ordudan ayrılmıştır. Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi olarak İstanbul’da çalışmış, Aksaray’da bir kitabevi açmış ve yayımcılık yapmıştır. 1960-1964 arasında “Türkçe” isimli bir aylık dergi çıkaran sanatçı, 1970’te yayınevini kapatıp, sadece şiirle uğraşmaya başlamıştır. Uzun yıllar şiirler yazan şair 2008 yılında 95 yaşındayken kronik böbrek yetmezliğinden İstanbul’da yaşamını yitirmiştir.

Edebi Kişiliği:

  • Necip Fazıl etkisindeki ilk şiirlerinden sonra özellikle Çocuk ve Allah adlı kitabıyla kendi şiir çizgisine yönelmiştir.
  • Kurallı biçimlerden kuralsızlara, anlamsız özlerden yalın anlamlara kadar birçok şiir türünü deneyen Fazıl Hüsnü devamlı bir gelişim ve değişim içerisinde olmuştur.
  • Şiirleri genellikle epik-dramatik, lirik-didaktik ve toplumsal gerçekçilik özellikleri göstermektedir.
  • Asonanslara, söyleyişi kuvvetlendiren tekrarlara, günlük konuşmalara, çağrışımlara “ki, ve” bağlaçlarına, ses kompozisyonlarına yer vererek şiirinde özgünlük sağlayan sanatçının kullandığı dil de sade ve temizdir.
  • 1970 yılından sonra çocuk şiirleri de kaleme alan sanatçı, sanat eserinin gideceği yönü gösteren bir pusula gibi olması gerektiğini vurgulamıştır.
  • Şiiri birçok araştırmacı tarafından iki dönemde ele alınmaktadır. Birinci dönemi kendine has bir şiir biçimi oluşturmaya çalıştığı, hayal gücünün ön planda olduğu “sezgi” dönemidir. İkinci dönemi ise evrensel temalara yer verdiği ve dilin sadeleştirilmesi çabalarına katıldığı “akıl” dönemidir.
  • “Türkçem benim ses bayrağımdır.” diyen Fazıl Hüsnü, çok çeşitli konularda şiirlerini yazmış, özellikle Türk tarihinin destanlaşmış birçok olayını şiirlerine taşımıştır. Toplumcu gerçekçi ve felsefi lirik şiirlerinin yanında özellikle yazdığı destanlarla ölmezliğe ulaşmıştır. Üç Şehitler Destanı eserlerinin en tanınmış olanıdır.
  • Yerli ya da yabancı hiçbir akıma bağlanmadan uzun yıllar kendine özgü bir şiir anlayışıyla eserler vermiştir.
  • Sadece ilk şiir kitabı Havaya Çizilen Dünya’da hece ölçüsünü kullanmış, daha sonraları şiirlerini serbest ölçüyle kaleme almıştır.
  • Çok yazan bir sanatçıdır. Yetmiş yıldan fazla edebiyatın içinde olan şair, 134 şiir kitabı çıkarmış; özdeyiş niteliğinde nesir örnekleri de kaleme almıştır.

Kısaca özetleyecek olursak;

  • Şiir dışındaki hiçbir türle ilgilenmemiştir. Şiire hece ölçüsüyle başlamış, sonra serbest şiire geçmiştir.
  • İnsanın evren karşısındaki yalnızlığını, günlük yaşamın sıkıntılarını, acılarını işlemiştir.
  • “Yapma destan’larıyla tanınmıştır. Bu şiirlerde Kurtuluş Savaşı tarihini anlatmıştır.
  • Tür, biçim ve içerik bakımından kendini sürekli yenilemiş, kendine özgü bir şiir dili yaratmıştır.
  • Her konuda şiir yazan usta bir sanatçıdır. Bireyselden toplumsala, ulusaldan evrensele uzanan bir çizgide kendine özgü bir şiir oluşturmuştur.
  • Yerli-yabancı hiçbir akımdan etkilenmeden klasiği ve çağdaşı kaynaştıran özgün bir şair olmuştur.
  • “Türkçem benim ses bayrağım” dizesiyle Türkçeye olan sevgisini anlatmıştır.
  • “Çocuk ve Allah” kitabıyla tanınmıştır. Bu yapıtında soyut konuları işlemiştir.

Eserleri:

  • Şiir: Havaya Çizilen Dünya, Çocuk ve Allah, Üç Şehitler Destanı, Çanakkale Destanı, Çakırın Destanı, Yedi Memetler, İstanbul-Fetih Destanı, 19 Destanı, Kubilay Destanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İstiklal Savaşı-Samsun’dan Ankara’ya, İstiklal Savaşı – İnönüler, Sivaslı Karınca, Anıtkabir, Mevlana’da Olmak, Yunus Emre’de Olmak, Türk Olmak, Vietnam Savaşımız, Hiroşima, Nötron Bombası, Malazgirt Ululaması, Yazıları Seven Ayı (Çocuk Şiirleri), Kazmalama, Delice Böcek, Daha, Toprak Ana, Taş Devri, Cezayir Türküsü, Dışarıdan Gazel, Kınalı Kuzu Ağıdı, Çukurova Koçaklaması, Dildeki Bilgisayar…