Öne Çıkanlar

Aşık Paşa

Asıl adı Ali olan Âşık Paşa, mutassavıf bir şairdir. Anadolu’da “Paşa”, “Beşe”, “Başağa” diye adının sonuna eklenen lâkaplar, babasının ilk oğlu olduğunu belirtmek için “ilk” anlamında kullanılmaktadır. Kırşehir’de doğan sanatçı, yine burada vefat etmiştir. İyi bir eğitim görmüş, Kırşehir’e yerleşerek burada bir tekke kurmuştur. Selçuklu sarayında Farsçanın konuşulduğu bir dönemde Türkçeyi savunmuştur.

Edebî Kişiliği

  • Eserlerini sade bir dille yazarak Türkçenin Anadolu’da bir edebiyat dili olarak yerleşmesinde önemli hizmetler görmüştür.
  • Hem aruz hem hece ölçüsüyle şiirler yazmıştır.
  • Şiirlerinde ve “Garibnâme”sinde büyük ölçüde Yunus Emre ve Mevlana etkisi hâkimdir.
  • “Garibnâme” (1329) adlı mesnevisiyle “Mevlid” yazarı Süleyman Çelebi’yi etkilemiştir.
  • Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerde Yûnus’un etkisinde kalmıştır.
  • Çok iyi Farsça ve İbranice bildiği hâlde Türkçeye bağlı kalan sanatçı, o devirde hâkim olan “Türkçeyle eser yazılmaz” anlayışına karşı çıkarak eserlerini Türkçe yazmıştır.
  • Mevlid ve Miracnâme türünün ilk örneklerini vermiştir.

Eserleri:

Garibnâme, Fakrnâme, Hikâye, Vasf-ı Hâl

Garibnâme

12.000 beyitlik bu mesnevi, on bölümden oluşmaktadır. Dinî, tasavvufi ve öğretici nitelikler taşıyan eser, halkı eğitmek maksadıyla Türkçe olarak yazılmıştır. Eser, sade dili sayesinde asırlar boyunca çok geniş bir okur kitlesine hitap etmiştir. 1330 yılında aruzla yazılan eserin sade bir dili vardır. Dinî, tasavvufî ve öğretici nitelikte olup halkı eğitmek amacıyla Türkçe olarak yazılmıştır. Geniş bir okuyucu kitlesine hitap ettiğinden pek çok nüshası bulunmaktadır. Bazı nüshaların sonunda Âşık Paşa’nın gazelleri yer alır.

Hikâye

Elli dokuz beyitlik küçük bir mesnevidir. Bu mesnevide bir Müslüman, bir Hristiyan ve bir Yahudi’nin başından geçenler anlatılmaktadır.

Fakrnâme

Âşık Paşa’ya ait olduğu sonradan tespit edilen eser, tasavvufi içerikli 161 beyitlik bir mesnevidir.